Behîm~بهيم, "tek renk olup içine beyaz, siyah vs. gibi başka renk karışmamış olan" demektir. Ayın, hiç doğmadığı üç geceye bühem~بُهَم denir. Ebû Ubeyd şöyle demiştir: "bühm~بُهم, körlük, şaşılık, topallık, uyuzluk gibi hastalığı olmayan" demektir,[ Lisânu'l-Arab, "Bhm" mad.] ki bu da, "kusursuz, lekesiz, damgasız" demektir. Buradan gelen mübhem sözcüğü de, "üzerine hiçbir işaret konulmamış, leke sürülmemiş, damga vurulmamış, o nedenle, anlaşılmayan, içinden çıkılmayan, kime ait olduğu bilinmeyen" demektir.
Buradan hareketle behîmetu'l-en'âm'ı, iki şekilde anlamak mümkündür:
A) Behîmetu'l-en'âm, "damgasız, gerdanlıksız olan [hacc için hediye yapılmamış, tahsis edilmemiş, işaret konulmamış] hayvanlar."
Buna göre anlam şöyle olur: Hacc görevini sürdürenler, gerdanlıklılardan yemek zorunda değiller, işaretsiz olanlardan da yiyebilirler.
B) Söz konusu en'âm'ın/hayvanın behimliği [lekesizlik ve damgasızlığı]; "sağlıklı olması, kör, topal, uyuz vs. olmaması"dır. Buradan da, hacc esnasında salgın hastalığa maruz kalmamak, sağlığı korumak için bu hayvanların en sağlıklılarının yenilmesinin öngörüldüğü anlaşılır. Hacc ortamının kalabalık olması hasebiyle, insan ve çevre sağlığı açısından bu anlam tercihe daha şayandır.