Ahzâb/59. ayette açık ve net olarak "cilbab"larını [ev dışı elbiselerini] giyen kadınların tanınacağı-bilineceği, dolayısıyla da incitilmeyeceği söylenmektedir. Yani, bu âyete göre kadınların örtünmelerinin gerekçesi, incinmemeleridir; daha dindar, daha namuslu ve daha takvâlı olacakları değil.
Bu âyetin doğru anlaşılması için öncelikle "cilbab"ın ne olduğunun bilinmesi, sonra da "cilbab" giymenin gerekçesinin Kur'ân'da bildirilenin dışına çıkarılmaması gerekir.
Bazıları "cilbab"ı, Arapların bugün "abâye" dedikleri; baştan aşağı salınan, dış giysiyi önden ve arkadan kapatan bir örtü olarak, bazıları da sadece gözleri açık bırakmak sûretiyle yüzü ve bütün vücudu tepeden tırnağa kapatan bir örtü olarak tanımlarlar. Bunlar, örtünme konusunda ifrata kaçan kesimler tarafından ortaya atılmış görüşler olup, Kur'ân ile bağdaşmaz. Çünkü aşağıda görüleceği gibi kılık-kıyafet konusunu belirleyen diğer âyette, Örtülerini/başörtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar/salsınlar (Nûr/31)denilmektedir. Eğer cilbab, –bazılarının dediği gibi–vücudu baştan aşağı örten bir elbise olsaydı, göğüslerdeki yırtmaçları da kapatır ve Nûr/31'deki emre gerek kalmazdı. Soğuk, sıcak ve diğer haricî etkilerden korunmak amacı dışında iffet gerekçesiyle üst üste iki örtünün giyilmesi anlamsız olacağına göre, "cilbab" Kur'ân'a göre de vücudu baştan aşağı örten bir örtü olarak kabul edilmemektedir.
Cilbab, Râgıb'a göre "gömlek ve örtünün adı"; İkrime'ye göre de, "boyundan aşağı salınan, dış giysileri kapatan örtüdür."
Bu durumda cilbab, o günkü Arap kadınlarının hür ve câriyelerin ayırt edilmesi için giydikleri –başlardan aşağıyı değil– boyunlardan/omuzlardan aşağıyı örten, bugünkü ceket, pardösü, manto gibi bir elbise [üniforma] çeşididir.
Âyetten anlaşıldığına göre "cilbab" [muhsanlık üniforması/pardösü, ceket] giyenler, göğüs yırtmaçlarını açabilirler ve bu açıklıklardan da gerdanları gözükebilir. Yani, "cilbab"ın tulum gibi göğüsleri örtecek şekilde olması gerektiğini gösteren bir kayıt yoktur. Zaten o günkü Arap kadınlarının bir kısmının gerdanları açıkta dolaştığı bilinmektedir. Hatta İslâm'ın hâkimiyetinden önce putperestlerin Ka'be'yi çırılçıplak tavaf ettikleri Kur'ân'da ve târih kaynaklarında yer almaktadır.[ Kurtubî, el-Câmiu li Ahkâmi'l-Kur'ân.]
Her ikisi de Medenî olan Ahzâb ve Nûr sûrelerinin iniş târihlerinden yola çıkarak, Nûr/31'in daha evvel indiğini ve bu âyetin daha sonra inen Ahzâb/59 ile nesh edildiğini, bundan hareketle de "cilbab"ın, başı da örten bir elbise olduğunu iddia etmek, âyetin ahkâmını göz ardı etmek demektir.
Sonuç olarak Ahzâb/59'un amacı, mü'min kadınların câriye veya fâhişe sanılarak incitilmesini önlemek, hiç değilse tacizleri en aza indirmektir.