Bu sure vasıtası ile Kur'an'da yeni tanıştığımız bir diğer kavram da " جنcinn" kavramıdır. Ancak "cinn" kavramının iyi anlaşılabilmesi için, bu kavramla birlikte, aralarındaki yakın bağ dolayısıyla, "ins" kavramına, "ins ve cinn" ifadesinin ne anlama geldiğine, daha sonra da kısaca "şeytan" ve "İblis" kavramlarına değinmek gerekmektedir.
"Cinn", halk kültüründe "İnsan gibi yiyip içen, üreyen, inanan, bazen ehil insanlarca işçi gibi çalıştırılan, olağanüstü güç ve bilgilere sahip, insanları çarpan, istediklerine zarar veren, erdirici, yüksek değerler ilham eden gizli destekçi güç, görünmeyen yaratık" olarak bilinmektedir.
"Cinn" sözcüğü " ج ن نcenn" kökünden türemiş bir sözcük olup sözcüğün asıl anlamı "bir şeyi duyulardan saklamak"tır. Arapça'da "Cennehülleylü [gece onu örttü], ecennehü [onu örttürdü], cenne aleyhi [üzerine örttü]" şekillerinde kullanılır.[ (Lisanü'l Arab, "c n n" mad. ) ] Nitekim Kur'an'da, İbrahim peygamberi konu alan bir pasajda "felemma cenne aleyhilleylü [ne zaman ki gece kendisini sakladı, yani iyice karanlık çöktü]" şeklinde yer almıştır (En'âm; 76).
Aşağıdaki sözcükler de "cenn" kökünden türemiştir:
جننةCennet: "Toprağı ağaç yapraklarıyla saklanmış yer" demektir.
جِنةCinnet: "Aklı, fikri saklanmak, delirmek" demektir.
جنينCenin: Ana karnında saklandığı için bu adı almıştır.
جُنةCünnet: "Savaşta kullanılan kalkan"; kişiyi oktan mızraktan sakladığı için bu ad verilmiştir.
Netice olarak bütün eski ve yeni sözlüklerde "İnsanın beş duyusuyla kavrayamadığı, algılamaya kapalı, mevcudiyeti kesin olan varlıklara veya güçlere cinn dendiği" yer alır.
Kur'an bu sözcüğü "mikrop, elektrik, mıknatıs, ışın, radyasyon, ajan [casus], yabancı, kimliği belirsiz kimse" anlamlarında kullanmıştır. Bu kullanımların detayı Cinn suresinin tahlilinde karşımıza çıkacaktır.