Diyet, "maktulün kanının yerine geçmek üzere velîsine ödenen şey"dir. Allah, diyet olarak ödenecek miktarı tayin etmediği için bunun, günün şartlarına göre hakkaniyetle devlet tarafından tayin edilmesi gerekir. Târih kayıtlarına göre Rasûlullah bunu 100 deve, 200 inek veya 2.000 keçi olarak belirlemiştir. Bu o dönemde 800 dinar veya 8.000 dirhem idi. Halifeliği döneminde Ömer, "Şimdi devenin fiyatı arttı, o hâlde diyet olarak 1.000 dinar veya 12.000 dirhem verilmelidir" diyerek, şartlara göre içtihadda bulunmuştur.
Nisa/93. âyetteki, Kim, bir mü'mini kasten öldürürse, işte onun cezası, içinde sürekli kalmak üzere cehennemdir. Ve Allah ona gazap etmiş, onu lânetlemiş ve onun için çok büyük bir azap hazırlamıştır buyruğu ile, Nisa/ 92. âyetteki ifade birleştirilirse, burada konu edilen "teammüd"ün [kastın/kasten öldürmenin]; mü'mini, mü'min olduğu için öldürme olduğu anlaşılır. Mü'mini, mü'min olduğu için öldüren de kâfirin ta kendisidir. Nitekim Allah, şöyle buyurur:
9Ve eğer mü'minlerden iki grup birbirleriyle savaştırılırlarsa, hemen onların arasını düzeltin. Şâyet biri ötekinin üzerine saldırırsa, Allah'ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran tarafla savaşın. Sonra da eğer dönerse aralarında adaletle barış yapın ve hakkaniyetle davranın. Şüphesiz ki Allah, hakkaniyetle davrananları sever. (Hucurât/9)