ابابيلEBABÎL
Mürselat suresinde Kur'an ayetleri "öbek öbek gönderilmiş olanlar" şeklinde nitelenmektedir. Bu ifade burada "Onların üzerine öbek öbek uçanlar gönderdi" şeklinde yer almıştır.
Mürselat/1-7
1-7Küme küme/necm necm gönderilip de önüne gelenleri devirdikçe deviren, toplumları canlandırdıkça canlandıran, canlandırdıkça da hakkı bâtılı ayıran, özür veya uyarı olarak öğüt bırakan Kur'ân âyetleri kanıttır ki kesinlikle tehdit olunduğunuz, korkutulduğunuz şey, kesinlikle meydana gelecektir.
Ayrıca Kur'an şu özelliklerle de nitelenmiştir:
Naziat/1-5Evrendeki çekim kuvveti, evrendeki itme kuvveti,
yıldızlar; galaksiler; güneş, ay ve bunların kendi eksenlerinde ve bağlı olduğu yıldız çevresindeki yörüngelerde yüzmesi, bu sayede gece, gündüz ve diğer yaşam koşullarının, med-cezirin, gece-gündüzün, mevsimlerin oluşması,
tüm canlı türlerinin ve bitkilerin yaşam koşullarının ayarlanması kanıttır ki
Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenler için sürekli sıkıntı, bunalım ve vicdan azabı vesilesi olan,
mü'minlere hem kolay, hem de kolaylaştıran, onlara müjdeler veren, onların mutlu olmalarını sağlayan,
elden ele, dilden dile, gönülden gönüle dolaşıp duran, hep öne geçen, önemseten ve kişisel ve sosyal tüm işleri ayarlayan, her işe ait emirlerinin, yasaklarının olması; ilkeler koyan Kur'ân âyetleri kanıttır ki … (Naziat/1-5)
Bu güruhun Kur'an ile perişan edilişini de görmekteyiz.
Hıcr/1-6
1Elif/1, Lâm/20, Râ/200. Bunlar, Kitab'ın ve apaçık/açıklayıcı bir Kur'ân'ın âyetleridir.
2Zaman zaman kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş olan kişiler, 'Keşke Müslüman olsaydık!' temennisinde bulunacaklar.
12Böylece Biz Kur'ân'ı, suçluların kalplerine sokarız.
3Bırak onları yesinler, yararlansınlar ve boş umut onları oyalasın. Ama onlar yakında bileceklerdir.
4Ve Biz hiçbir memleketi bilinen bir kitabı olmaksızın değişime/ yıkıma uğratmadık.
5Hiçbir ümmet, süre sonunun önüne geçemez ve geciktiremez.
Şuara/200, 201
200,201Böylece onu günahkârların kalplerine soktuk. Onlar acıklı azabı görünceye kadar ona iman etmezler.
Enbiyâ/ 18:
18Tam tersi Biz, hakkı bâtılın başına çarparız da onun beynini parçalar. Bir de bakarsın bâtıl yok olup gitmiştir. Ve Allah'a yakıştırdığınız niteliklerden dolayı size yazıklar olsun!
Fil/ 2-5. ayetteki "görmedin mi, tayr, ebabil, hıcaratin min siccil, başı yenilmiş ekin" ifadeleri dikkate alındığında bunları "VİZYON"lardaki semboller olarak görmek gerekir. Bilindiği gibi vizyonlar, sünnetüllah'ta sembollerle gösterilmektedir. (Ünlü Vizyoner Nostradamus'un vizyonları da hep semboller ile olup, işin gerçeği vizyonlar; görüntüler gerçekleştikten sonra anlaşılmıştır.)
Yusuf/ 4
4Hani bir zaman Yûsuf, babasına: "Babacığım! Şüphesiz ben onbir yıldız, güneş ve ay'ı gördüm; onları bana boyun eğip teslimiyet gösterirlerken gördüm" demişti.
Yusuf/ 43
43Ve hükümdar dedi ki: "Şüphesiz ben yedi cılız ineğin yedi semiz ineği yediğini ve yedi yeşil başakla yedi kuru başak görüyorum. Ey ileri gelenler! Siz görüntü/ vizyon tabir ediyorsanız beni bu görüntü hakkında ikna edip aydınlatın."
Yusuf/ 36
36Ve zindana o'nunla birlikte iki delikanlı girdi. Onlardan birisi: "Şüphesiz ben, kendimi şarap sıkarken gördüm" dedi. Öteki de: "Şüphesiz ben başımın üstünde ekmek taşıdığımı, kuşların da ondan yediğini gördüm. Bize bunun te'vîlini haber ver. Şüphesiz biz seni iyilik/güzellik üretenlerden görüyoruz" dedi.
Fetih/27
27Andolsun ki Allah, Elçisi'ne o görüntüyü; "Siz, Allah dilerse kesinlikle, güven içinde başlarınızı tıraş etmiş ve kısaltmış kişiler olarak, korkmadan Mescid-i Haram'a gireceksiniz" vizyonunu hak ile doğru çıkardı. Öyleyse Allah, sizin bilmediğinizi bilir. Sonra da size bundan ast/yakın bir fetih kıldı.
Bu durumda Rasülüllah, bu geri zekalı toplumun perişan olacağını vizyon halinde; bu sembollerle görmüştür.
Bu şıkka göre Fil suresinin meali, bize göre şöyledir:
Rabbin, ahmaklar, geri zekâlılar güruhuna nasıl etti görmedin mi? Onların üzerine necm necm ayetler/ bela üstüne belalar gönderdi de onları hem vicdanen rahatsız etti hem de köklerini kazıyıp yok etti.