Âyetteki, O'nun kürsüsü, gökleri ve yeryüzünü kucaklamıştır ifadesindeki الكرسىّ [kürsî] kelimesi, "bir şeyin üst üste binmesi" anlamındaki كرس [k-r-s] kökünün türevlerinden olup "üzerine oturulan ve dayanılan şey" demektir [ Lisânu'l-Arab; c. 7, s. 636, "Krs" mad.] ki bunu, "iktidar koltuğu" olarak niteleyebiliriz. Nitekim bu sözcük, "bilgi ve kudret" anlamında da kullanılmaktadır. Çünkü ilim ve kudret, iktidarda olanın olmazsa olmaz vasfıdır. Buradan hareketle âyetteki ifadenin, "O'nun bilgisi ve iktidar gücü gökleri ve yeryüzünü kaplamıştır, O'nun bilgi ve kudreti dahilinde olmayan hiçbir şey yoktur" şeklinde anlaşılması gerekir.
Allah'ın bu sıfatı, "arşa istiva" şeklinde de geçmişti:
29O, yeryüzünde ne varsa hepsini sizin için oluşturandır. Sonra da O, semaya egemenlik kurdu; onları yedi gök olarak düzenledi. O, her şeyi en iyi bilendir.
(Bakara/29)
54Şüphesiz ki sizin Rabbiniz, gökleri ve yeri altı evrede oluşturan, sonra en büyük taht üzerinde egemenlik kuran, gündüzü, durmadan kovalayan gece ile bürüyen ve güneş, ay ve yıldızları emrine boyun eğmiş olarak yaratan Allah'tır. İyi biliniz ki oluşturma ve sistemler kurup yürütme sadece O'na özgüdür. Âlemlerin Rabbi olan Allah, ne cömerttir!
(A'râf/54)
5Rahmân [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah], en büyük taht üzerine egemenlik kurmuştur. 6Göklerde olan şeyler, yeryüzünde olan şeyler, bu ikisinin arasında olan şeyler ve nemli toprağın altında bulunan şeyler yalnızca Rahmân'ındır.
7Sen sesini yükseltirsen, Rahmân şüphesiz gizliyi ve gizlinin gizlisini bilir. 8Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayandır. En güzel isimler sadece O'nundur.
(Tâ-Hâ/5-8)
Âyetteki, Onların ikisinin de korunması O'na zor gelmez ifadesiyle, Ehl-i Kitabın Allah hakkındaki görüşleri reddedilmektedir. Bu konu Kaf/38'de de ayrıntılı olarak incelenmişti.[ Tebyînu'l-Kur'ân; c. 7, s. 101-102, 2015, 2. Baskı.]
"Âyete'l-Kürsi" olarak bilinen bu âyet hakkında, maalesef Rasûlullah'ın adı kullanılarak birçok safsata uydurulmuştur. Bunların zikrini gereksiz buluyoruz.