الأمانة[emânet], الأمنة [emenet], hıyânet'in karşıtıdır. Hıyânet'in aslı, "noksanlaştırmak, tefrit"tir [kusurlaştırma, zayi etmedir]. Kendine bırakılan bir şeyi noksanlaştıran kişiye, "hâin" denir.[ Lisânu'l-Arab; Tâcu'l-Arûs; "Emn" ve "Havn" mad.]
Bu tanıma göre emânet sözcüğünün esas anlamı, "bütünlük, kusursuzluk, mükemmellik"tir. "Korunmak üzere bir yere bırakılan nesne" anlamında kullanılmasının nedeni de, "tevdi edilen şeyin mükemmelliği"dir.
Ahzab/ 72. âyetteki emânet sözcüğü, terim değil, lügat anlamıyla ele alınmalıdır. Bu durumda Allah; göklere, yeryüzüne ve dağlara mükemmelliği, kusursuzluğu, düzen ve intizamı yaymış-yaygınlaştırmıştır. Doğadaki hiç bir varlık bu mükemmelliğe ihânet etmemiş ve bunu bozmamıştır. Ama çok câhil ve çok zâlim insan bunu bozmuş, kusurlu hâle getirmiştir.