انفال enfâl sözcüğü, نفل[nefl] sözcüğünün çoğuludur. Nefl ise, "asıl üzerine bir şey eklemek" demektir. [ Lisânu'l-Arab; c. 8, s. 658-660, "Nfl" mad.] Bu sözcük genelde "ganimet" olarak çevrilir. "Ganimet" de, yanlış olarak harbde elde edilen servet olarak anlaşılır. Hâlbuki غنيمة[ğanîmet], "zahmetsiz olarak mal, başarı elde etmek" demektir. [ Lisânu'l-Arab; c. 6, s. 687, "Ğnm" mad.] Eğer bu kavramlar doğru anlaşılmazsa, İslâm'ın öngördüğü savaşın amacı yanlış anlaşılır.
Bazıları, savaşta elde edilen mallara, "enfâl" denilmesinin nedeninin, bunun geçmiş ümmetlere harâm iken ümmet-i Muhammed'e helâl kılınması" olduğunu iddia etmişlerdir. Bu kesinlikle yanlıştır, zira çapul yoluyla mal elde etmek, Allah'ın doğru bulmadığı bir kazanç şeklidir.
1-5Soluk soluğa koşanlar, sonra ateş saçanlar, sonra sabahtan baskın yapanlar, derken orada tozu dumana katanlar, sonra bir topluluğun en değerli kaynaklarına, varlıklarına kadar dalanlar kanıttır ki 6kesinlikle insan, Rabbine karşı çok nankördür, 7kendisi de buna kesinlikle tanıktır. 8Şüphesiz o, mal sevgisinden dolayı da kesinlikle çok katıdır.
9-11Peki, o vurguncu insanlar, kabirlerde olanların diriltilip dışa atıldığı, göğüslerde olanların derlenip toparlandığı zaman, hiç şüphesiz o gün, Rablerinin kendilerine gerçekten haber verici olduğunu bilmezler mi?
(Âdiyât/1-11)
İslâm dini, savaşa, ancak ila-yı kelimetullah, savunma ve fitneyi bertaraf için izin verir. İslâm'daki savaşın ana gayesi, fitne ve fesadın ortadan kalkıp din ve imanın güvenceye alınmasıdır. Bu hizmetler yapılırken en ufak bir çıkar düşünülmesine izin vermez. Ana hedef bu iken, savaş şartları gereği bir şeylere de sahip olunuyorsa, işte bu artı değere/gelire "nefl, enfâl, ganimet" denir. Hedef ve amaç olmamasına karşın, bu işin bahşişi mahiyetinde olan bu bahşiş, savaşçılara değil kamuya aittir. O da bunu, Allah'ın emrettiği yerlere taksim eder.