Yiğitlik/olgunluk çağı.
Ayetlerde (Hac/ 5, Kasas/ 14, Ahkaf/ 15, Yusuf/ 22) geçen " اشدّEşüdd [yiğitlik/olgunluk] Çağı" ile ilgili olarak "onsekiz yaş", "otuzüç yaş" ve "kırk yaş" gibi görüşler ileri sürülmüştür. Ancak Rabbimiz bu konuda herhangi bir rakam vermemiştir. "Eşüdd'ün [olgunluk/yiğitlik yaşının]" kişiden kişiye, yöreden yöreye, ortamdan ortama değişeceği bir gerçektir. Bizim kanaatimize göre, bu yaş toplum idaresinin bilirkişi raporları doğrultusunda karar vereceği reşitlik yaşıdır.
5Ve Allah'ın, ayakta kalmanız için size vermiş olduğu mallarınızı bu aklı ermezlere/ henüz reşit olmamış yetimlere vermeyiniz. Ve onları o mallarda rızıklandırın ve onları giyindirin. Ve onlara örfe uygun/herkesçe iyi olduğu kabul edilen söz söyleyin.
6Ve bu yetimlerinizi nikâha ulaşıncaya kadar sıkı bir eğitim vererek olgunlaştırınız. Sonra da eğer kendilerinde rüşt/erginlik çağına ulaşmışlık hissederseniz, mallarını kendilerine hemen teslim ediniz. Onlar büyüyecekler diye onların mallarını saçıp savurup yemeyin de. Ve kim zengin ise artık o iffetli davransın. Kim de fakir ise artık o da örfe uygun/ herkesçe kabul gören bir şekilde yesin. Sonra da yetimlerin mallarını kendilerine teslim ettiğiniz zaman onlar üzerine şâhit tutunuz. Hesap sorucu olarak da Allah yeter.
(Nisa/5, 6)
Ayette " اشدّeşüdd" ve "kırk sene" ifadeleri birbirine bağlı değildir. İki ifadeyi bir araya getiren, mutlak cem ifade eden " وvav" bağlacıdır. O nedenle insanın yiğitlik/olgunluk yaşına erişmesi ayrı bir şey; kırk yaşına erişmesi ise başka bir şeydir.
Kırk yaştan sonra bedensel fonksiyonlar ve şehvet, hırs, kin gibi duygu ve dürtüler zayıflamaya; akıl, muhakeme, merhamet, şefkat, tecrübe gibi zihinsel fonksiyonlar ise artmaya başlar. Kırk yaş, buluğ yaşı değil "bilgeliğin başlama yaşı"dır.
Nitekim kişi kırk yaşına varınca, "Rabbim! Bana ve anama-babama ihsan ettiğin nimetlerine şükretmemi ve senin hoşnut olacağın salihi işlememi sağla. Benim için soyumun içinde düzeltmeler yap [salih kimseler ver]. Şüphesiz ben Sana yöneldim. Ve ben şüphesiz teslim olanlardanım" şeklinde dualar etmeye başlamaktadır. Sadece yiğitlik çağı bu bilince yetmemekte, kişi ancak bilgeleşmeye başladığı zaman bu tür dualara yönelmektedir.