اوّاب [EVVÂB], حفيظ [HAFÎZ]: Evvâb sözcüğü, "çokça dönen, çokça yönelen"; hafîz sözcüğü ise "çokça koruyan" demektir. Her ikisi de mübalâğa kalıbında birer sıfat olan evvâb ve hafîz sözcükleri birlikte "çokça yönelen ve çokça muhafaza eden" [hiç unutmayan] anlamına gelir.
Pasajın anlamı da dikkate alınırsa, sözcükleri aşağıdaki gibi açmak mümkündür:
Evvâb sıfatı; "günahlardan pişman olup çokça dönmeyi ve çokça istiğfar etmeyi"; "tefekkür ile Allah'a çokça dönmeyi, yönelmeyi"; "Allah'ın dışındaki varlıklara karşı aşırı meyil göstermekten, hevâ ve heveslerine uymaktan çokça dönmeyi [kendini alıkoymayı]"; "Allah'tan başkasını kabullenmemeyi ve Allah'ın dışındaki her şeyden kesinlikle el-etek çekmeyi gerektirdiğinden, evvâb olan kimse arzularını ve isyanı terk edip Allah'a itaat ve rızayı seçen kimsedir. O, Allah'ın hoşlanmadığı şeyleri terk eder, Allah'ın tavsiye ettiği yola tâbi olur. Bu yoldan küçük bir sapma bile onu korkutur. Çokça tevbe eder. Allah'a kulluk yapar, O'nu hatırlar ve her işinde O'na yönelir.
Hafîz sıfatı ise; "tevbesini bozmaktan kendini çokça korumayı"; "Allah'ın zikrini hep muhafaza etmeyi ve hiç unutmamayı"; "Allah'ı mükemmel sıfatları ile algılayıp O'nu asla bırakmamayı gerektirdiğinden, hafîz olan kimse bütün varlığı ile Allah'a yönelen ve böylece her şeyin O'nun sayesinde olup bittiğini, her şeyi O'nun var ettiğini gören kimsedir. Hafîz bu noktaya vardığında, bolluk içinde ve nimetlere boğulmuş vaziyette bile olsa Allah'ı hiç aklından çıkarmaz, hep zikreder.
Bu açıklamalara göre evvâb, hafîz ifadesi ile kasdedilen kişi; Allah'ın emirlerini, farzlarını, haramlarını ve teslim ettiği emanetlerini koruyan, Allah tarafından kendisine verilen hakkları göz önünde bulunduran, iman ettikten sonra Rabbine verdiği sözü unutmayan, yanlış hareketlerden dolayı kaybolmasın diye kendi zamanını, gücünü, gayret ve çalışmalarını gözeten, tevbe ettikten sonra onu bozmayıp tevbesinde duran, her zaman, "Acaba ben hareket ya da sözlerimle Rabbime itaatsizlik ettim mi?" diye kendini hesaba çeken kişidir.
Bu sözcüklerin ifade ettiği manalar, aynı zamanda daha önce ayrıntısı verilmiş olan "muttakî" sözcüğünün de tefsiri mâhiyetindedir.