Kıyamet/25'te yer alan bu sözcük aslında "devenin burnunu dağlamakta kullanılan alet"in adıdır. Esmaî'ye göre de "kemiğe değinceye kadar devenin burnunu koparmadan kesmek, sonra da o kesilen yere, sayesinde o devenin güdüleceği bir ağaç parçası yerleştirmek, yani halka takmak" demektir.
Mübered'e göre ise "kişinin belini kıran büyük bir belâ" demektir. Bu sözcüğün esas kaynağı, omurga kemikleri dizisi anlamındaki "الفقرة el fekratü" ve "elfekarat" kelimeleridir. [ [Lisanü'l-Arab, c: 7, s:141, "fakr" mad.]]
Lisanü'l-Arab'ın verdiği bilgilere dayanarak "فاقرة fâkırah" sözcüğünün anlamının "kişinin omurga kemiklerini kıran büyük belâ" olduğu söylenebilir. Bu tanımdan, "kişinin özgürlükleri elinden alınarak [burnuna halka takılarak], omurga kemiklerini [belini] kıracak şiddette eziyetlere maruz bırakılması" anlaşılabilir.
Demek oluyor ki, inançsız insan o gün her şeyin bittiğini anlamış, büyük belâya çarptırılacağını, belinin kırılacağını fark ederek suratını asmış, kaşlarını çatmıştır.
Kur'an'da inançsız insanların ahiretteki hâllerini anlatan, bu halleri bir tiyatro sahnesi gibi canlandıran çok sayıda ayet vardır. Bu ayetler herkes tarafından bilindiği için burada örnek vermeye gerek duymuyoruz.