" غيبGayb", sözlükte, "şekk, gizli olan, görünmeyen, belirsiz" demektir. Bunu biraz açacak okursak: "Vasıtalı yada vasıtasız duyu organlarımızla algılayamadığımız ve bilgimizle nitelik ve niceliğini kavrayamadığımız şeylere (olay, nesne ve mekan) 'gayb' denir. Karşıt anlamı " شهودşuhut, şehadet (aşikar)'dır.
Herhangi bir şeyin "gayb" sayılabilmesi için hem vasıtasız hem de vasıtalı olarak algılanması, öğrenilmesi mümkün olmamalıdır. Normal şartlarda duyu organlarıyla algılayamadığımız bir şey, herhangi bir araçla algılanırsa o, "gayb" olmaktan çıkar, âşikar olur.
Mesela normal şartlar da kaşını gözünü, arkasını bile göremez insan. Bunlar, basit bir ayna aracılığı ile 'Gayb' olmaktan çıkıverir. Arabayla giden adamın normal şartlarda görmediği arkasını dikiz aynasıyla izleyip, yolu ve arkada olup biteni bilmesi de gaybı bilme değil, normal vasıtalı bilgidir. Modern, teknolojik araçlarla iç organların bilinmesi, ana rahmindeki bebeğin cinsiyetinin tespiti, herhangi bir iç organdaki tümör veya kistin tespiti, telefon veya kamera ile çok uzaklardaki nesnelerin görülmesi, işitilmesi ve de bilinmesi de yine vasıtalı bilgidir; "gayb" değildir. Bu örnekler daha da çoğaltılabilir.
Gaybı kim bilebilir?
"Gayb" ve gaybın bilinmesi meselesi insanların üzerinde çokça durdukları bir konudur. Bilimsel olarak insanların "gaybı bilebileceği" kabul edilmediğinden bu konu din adına empoze edilmek suretiyle hem cahil kitleler sömürülmüş hem de dine hurafelerin girmesi yani dinin yozlaşması sağlanmıştır.
Toplumda birtakım kimselerin gaybı bildiği, gaybden haber verdiği kabul edilince o kişiler marifetiyle din dışı kabuller cahil kitlelere benimsetilmiştir.
İşte biz de bu konuyu bu nedenle hem Kur'an ile hem de akıl yoluyla inceleme gereği duymuş bulunuyoruz.
Gaybi sadece Allah bilir:
En'am/ 59, Hud/ 123, Ra'd/ 9, Nahl/ 77, Neml/ 65, Fatır/ 38, Fatır/ 38, Hucurat/ 18, Cinn/ 26, Yunus/ 20, Bakara/ 23, Maide/ 116, Enam/ 73, Tevbe/ 94, 78, 105, Yunus/ 20, Hud/ 34, Mümin/ 92, Secde/ 6, Sebe/ 3, 48, Zümer/ 46, Haşr/ 22, Cuma/ 8, Teğabün/ 18, Kehf/ 26, Furkan/ 6.
Kıyametin kopma zamanı (Saat) özellikle insanların en fazla üzerinde durduğu gabya ait konulardan birisidir. Bu konuyu da Rabbimiz kendi tekelinde tutup bunun ile ilgili kimseye bilgi vermemiş ve vermeyeceğini de bildirmiştir. Konuya ait ayetler:
Ahzab/ 63, A'raf/ 187, Mülk/ 25, 26, Cinn/ 25, Naziat/ 42, 43, Enbiya/ 109,110, Lokman/ 34.
Peygamberler de gaybi bilmezler
Bu konuyu açıklayan ayetler:
Maide/ 109, En'am/ 50, A'raf / 188, Tevbe/ 101, Hud/ 31, Ahkaf/ 9.
Bu konuyla ilgili Peygamberimizin hayatından bir kesiti de tarih ve rivayet kitaplarından sunuyoruz.

Sahih-i Buhari, Kitab-ı Mağazi rivayet no: 49 :
"....... Muavviz kızı Rubeyyi şöyle demiştir: 'Ben gelin olduğum günün kuşluk vaktinde Peygamber benim evlenme törenime geldi. Ve senin oturduğun gibi benim döşeğim üzerine oturdu. O sırada bir takım kızlar def çalıp Bedir'de şehit olan babalarını övüyorlardı. Bu kızlardan birisi:
-İÇİMİZDE BİR PEYGAMBER VARDIR Kİ, O, YARIN NE OLACAĞINI BİLİR. dedi.
Bunun üzerine Peygamber:
- "ÖYLE SÖYLEME, söylemekte olduğun şeyleri söyle!" buyurdu.
Görüldüğü üzere, Kur'ân'a yâni Allah'ın açıklamalarına ve Peygamberin bizzat kendisine göre Rasülüllah GAYBI BİLMİYOR. Peygamber ve şeyhleri tanrılaştıran ahmaklar ise, peygamberin hatta şeyhlerinin gaybı bildiklerine inanıyorlar.
Şimdi bir de düşünelim:
Tarih ve siyer kitaplarında, ayrıca tüm sahih hadis kitaplarında genişçe yer verildiği gibi, Rasülüllah efendimiz hem Mekke'de hem de Medine'de istihbaratçı casuslar kullanmıştır. EĞER GAYBI BİLSE BU YÖNTEME BAŞVURMAZ, gaybı bildiğinden kendine göre durumu değerlendirirdi.
Yine tüm sahih hadis kitaplarında belirtildiği gibi, mahkemelerde baktığı davalarda her iki tarafın da davalarını ispat edebilmeleri için mutlaka tanıklar getirmelerini isterdi. EĞER GAYBI BİLSE TANIK BEYANINA NEDEN GEREK DUYSUN ? Gaybden bildiği için hükmünü ona göre verir geçerdi.
Ayrıca İslam tarihinde çok önemli bir yer tutan, başta Rasülüllah efendimiz ve tüm Müslümanları tedirgin eden İFK olayında da, gaybı bilmediğinden çok üzülmüş, endişelenmiştir. Hz. Aişe'yi babasının evine göndermiştir. Ta ki, Vahy gelip Hz. Aişe'nin suçsuzluğu, iftira edildiği açıklığa kavuşuncaya kadar. EĞER GAYBI BİLSEYDİ BUNLARA HİÇ LUZUM KALMAZ, bu olay bir iftiradan ibaret der, hem kendisi hem de Müslümanlar üzülmezlerdi. Aşağıda göreceğiniz gibi razı olduğu peygamberine gaybı (Âişe'nin suçsuzluğunu) bildirmiştir. Hz. Muhammed, Âişenin suçsuzluğunu kendisi bilememiştir.
Bir de Mescid-i Dırar olayı vardır ki Münafıkların bu mescidi ne amaçla yaptıklarını bilemediğinden (GAYBI BİLMEDİĞİNDEN) olayı hoş görmüştür. Ama münafıkların kötü amaçlı olduklarını ve oranın bir fesat yuvası olduğunu Allah Cc. vahy ile bildirmiştir. (Tevbe Suresi, âyet 107, 108. lütfen âyetleri ve olayı Kur'ân'dan izleyin.)
Ayrıca Tahrim Suresinde yer aldığı şekliyle, eşlerinin kendisine kurdukları entrikaları bilmediğinden (GAYBI BİLMEDİĞNDEN) olayı Allah Cc. vahy ile kendisine bildirmiştir.
Yine, muhatap olduğu insanların, doğru sözlü mü, yalancı mı, mü'min mi, münafık mı olduklarını bilemiyordu. Ve bu konuda da yine durum kendisine Allah tarafından vahy ile bildirilmiştir. Yukarıda yer verdiğimiz Tevbe Suresi 101. âyeti tekrar gözden geçiriniz.
Allah'a ve Rasülüllah'a rağmen bu sapık inanış maalesef cahil kitleler arasına yerleşmiştir. Nasıl ki Allah, çor çocuk edinmediğini ilan etmesine ve bunlardan münezzeh olduğunu bildirmesine rağmen, Hıristiyanlar, "İsa Allah'ın oğludur", Yahudiler de "Üzeyr Allah'ın oğludur" demeleri nedeniyle KÂFİR oluyorlarsa ( Tevbe Suresi, âyet 30 ve Maide Suresi, âyet 72. Lütfen okuyunuz.) Allah, "BENDEN BAŞKA KİMSE GAYBI BİLMEZ, BİLEMEZ" demesine rağmen, peygamber veya herhangi birisi için "GAYBI BİLİR" demek, KÂFİRLİKTİR.

Allah'ın razı olduğu peygamberlere gaybı bildirmesi
Kur'an'da Rabbimiz kendilerinden razı olduğu, seçtiği elçilere gaybı bildireceğini açıklamış olduğunu görmekteyiz:
Al-i İmran/ 179, Cinn/ 26, 27, Yusuf/ 86.
Bu ayetlerden anlaşılan odur ki peygamberler kendileri gaybı bilemezler. Allah onlara vahyederek gaybe ait bilgileri verir. Diğer bir ifade ile Rabbimiz ayetler indirmek suretiyle peygamberi gaybe ait bilgilendirir. O da o bilgileri insanlığa ulaştırır. Buna dair Kur'an'da birçok örnek görmekteyiz:
Al-i İmran/ 44, Hud/ 49, Yusuf/ 102, Kasas/ 44-46.
Bu ayetlerde görüldüğü gibi kesin olarak Peygamber de gaybı bilmiyor. Ancak Allah gerekli gördüğü gaybi bilgileri vahy yoluyla bildiriyor. Yukarıdaki âyetlerde ve akli deliller kısmında açıkladığımız konular gibi. Ki bunların hepsi Kur'ân'da yer almıştır. Bunların dışında peygamber efendimize izafe edilen gaybı bilme haberlerinin tümü yalan ve uydurma şeylerdir.