Araştırılmadan geçiştirilen ve bu nedenle de İslâmî anlayışa yakışmayacak bir anlayışın, sanki Kur'ân kaynaklıymış gibi kabulüne neden olan خليل[halîl] sözcüğü, "mübalağa ism-i fail" kalıbında olup sözcüğün kökü, خ ل ل'dir [hll'dir].
خ ل ل[hll] kökünün esas anlamı, "bozmak"tır. Bu anlamdan hareketle yiyeceklerin ekşimesi [bozulması], meyve sularının şaraplaşması, herhangi bir nesnenin bozulması, bitişik iki nesnenin arasının açılması, iki arkadaşın arasının açılması [bozuşmaları], çölde kum üzerinde yürüyerek iz bırakmak [kumun yüzeyini bozmak], çölde kum üzerinde yol açmak, kişinin durumunun bozulması [fakirleşmesi] bu sözcükle ifade edilir. (Türkçe'deki, "halel getirmek", "halletmek" tabirleri de bu sözcükten dilimize girmiştir.) Bu sözcüğün türevlerinden olan خُللة[hulle] ve خِلّ [hıll] kalıpları, "sadakat, dostluk, sevgi" anlamında kullanılır. [ Lisânu'l-Arab; ve Tacü'l Arus, "Hll" mad.] (Sözcüğün bu anlamda kullanılması, esas anlamın tam zıddı olup, arada bozukluk olmaması anlamına gelir. Öyleyse bu sözcüğün, eşbah'tan [zıt anlamlı kullanılan sözcüklerden] kabul edilmesi gerekir.)
خ ل ل[hll] kökünün anlamları dikkate alındığında, خليل[halîl] sözcüğü, "ileri derecede, en iyi şekilde bozan" anlamına gelir.
Bu sözcüğün içinde bulunduğu âyet, sözcüğün إتّخاذ [ittihaz/edinme] fiiliyle kullanıldığı ve Allah'ın yarattıklarına ihtiyaç duymaktan münezzeh olduğu dikkate alındığında, sözcüğün "çölde kum üzerinde yürüyerek iz bırakmak [kumun yüzeyini bozmak], çölde kum üzerinde yol açmak" anlamından hareketle, "en yi iz bırakan, en iyi çığır açan" manasına geldiği anlaşılır. Bu durumda âyetin meali şöyle olur: Ve din bakımından, iyilik-güzellik üreten biri olarak, yüzünü [kendisini] Allah için islâmlaştırandan ve hanîfçe, İbrâhîm'in dinine tâbi olan kimseden daha iyi-güzel kim olabilir? Ve Allah, İbrâhîm'i halîl [en iyi iz bırakan, çığır açan] edindi.
Bilindiği gibi toplumda, iz bırakanlara, çığır açanlara imam [önder] denir. Zaten Allah da İbrâhîm'i imam kıldığını, o'nun güzel örnek olduğunu, sonradan gelen elçilere O'nu izlemelerini emrettiğini beyân buyurmuştur:
124Ve hani Rabbi İbrâhîm'i, birtakım kelimeler/ yaralar, sıkıntılar ile sınamış, o da onları tam olarak yerine getirmişti. Rabbi, "Ben, seni insanlara önder yapanım" demişti. İbrâhîm, "Soyumdan da önderler yap!" dedi. Rabbi, "Benim ahdim/ tutulmak üzere verdiğim söz, kendi benliğine haksızlık eden kimselere ulaşmaz!" dedi.
(Bakara/124)
Ve Mümtehine/4-6, Nahl/122-123,
Halîl sözcüğü, tekil ve çoğul olarak başka âyetlerde de geçmektedir:
İsrâ/73, Furkân/26-29, Zuhruf/67.