HULD - EBED الخلد الأبد "خلدhalede" fiili ile bu fiilden türeyen " يخلدyahlüdü", " خلداًhulden", " خلوداًhulûden" şeklindeki türevleri "devam etmek, kalmak, uzun zaman kalmak" anlamına gelir. Aynı şekilde, "halede" sözcüğünün içinde yer aldığı bileşik ifadeler de devamlılığı, sürekliliği ifade ederler. Meselâ, "halede ileyhi [meyletmek]", "halede bihi [devam etmek, bağlı kalmak]", "haledehû [ebedî, devamlı kalmak, ebedîleştirmek]" anlamlarına gelmektedir. (el-Müfredat; hld mad.) Sözcükler bazen bulundukları cümlenin veya pasajın genel anlamı doğrultusunda lügat anlamlarından başka anlamlar da kazanabildiklerinden, "halede" sözcüğünün Kur'an'da nerelerde kullanıldığına da bakılması gerekir: Enbiya 7, 8: 7Ve Biz, senden önce de ancak kendilerine vahyettiğimiz olgun kimseleri gönderdik/elçi yaptık. Haydi, siz bilmiyorsanız Öğüt/Kitap Ehli olanlara/vahiy bilgisi olanlara soruverin. 8Ve Biz o elçileri yemek yemez birer ceset yapmadık. Onlar sürekli kalıcılar/ ölümsüz de değillerdi. Yukarıdaki 8. ayette "Ve onlar ölümsüz/ebedî de değillerdi" şeklinde çevirdiğimiz "ve mâ kânû hâlidiyn" ifadesindeki "halidiyn" sözcüğü, başına olumsuzluk edatı getirilmek suretiyle "dünyada ebedî kalmamak" anlamında kullanılmıştır. Hud/ 105–108'de geçen ve yukarıda söylediğimiz gibi süreklilik ifade eden "halidiyne fiha" ifadesi hem cennet ve cehennem için aynı kalıpta kullanılmış, hem de "dâme [sürekli, devamlı]" sözcüğüyle desteklenmiştir. 108. ayetin sonundaki "Bu bitmeyen / arkası kesilmeyen sürekli bir ikramdır" ifadesi ise bu anlamı pekiştirmektedir. Ayrıca herhangi bir yanlış anlaşılmaya meydan vermemek amacıyla, yukarıdaki ayetlerle ilgili olarak iki hususun daha açıklanmasında yarar görüyoruz: Ayetlerde geçen "yer ve gök durdukça" tabiri sadece Arapçada değil, başka birçok dilde de sonsuzluğu belirten bir deyimdir.