Bu konunun birtakım rivayetlerin etkisinden çıkarılıp Kur'an'daki ifadelerin gerçek anlamları doğrultusunda tahlil edilmesi gerekir. Konu ile ilgili ayetler üç ayrı surede yer almaktadır:
68Toplumu: "Eğer yapanlarsanız, şunu yandırın [ateşe verin, sıkıntıya sokun] ve tanrılarınıza yardım edin" dediler.
69Biz: "Ey ateş! İbrâhîm'e karşı soğuk ve güvenli ol" dedik.
70Ve ona bir düzen kurmak istediler de Biz kendilerini daha fazla zarara/kayba uğrayıp acı çeken kimseler yaptık.
(Enbiya/68- 70)
97Onlar: "Şunun için bir duvar yapın/ ambargo uygulayın da bunu çılgınca yanan ateşin/aşırı sıkıntının içine atın!" dediler.
98Onlar, İbrâhîm'e tuzak kurmak istediler de Biz onları aşağılıklar kılıverdik.
(Saffat/97, 98)
24Sonra İbrâhîm'in toplumunun cevabı, yalnızca: "Onu öldürün veya yandırın/ ileri derecede sıkıntıya sokun" demeleri oldu. Sonra da Allah o'nu ateşten/ sıkıntıdan kurtardı. Şüphesiz bunda, iman edecek bir toplum için alâmetler/ göstergeler vardır. (Ankebut/24)
Enbiya/68 ve Ankebut/24'te " حرّقوهharriqûhu" ifadesi yer almaktadır. Bu ifade genellikle "yakın!" olarak çevrilegelmiştir. Biz bu ifade üzerinde biraz tahlil yapacağız:
" حرّقواHarrikû" sözcüğü " حرقhrq" kökünden, tef'ıl babından çoğul emir kipidir. Bu sözcüğün mastarı olan " تحريقtahriq" sözcüğü "ateşlendirme" anlamıyla Türkçeye de geçmiştir. (Bir de "hareket" kökünden gelen "harekete geçirme, kışkırtma" anlamında " تحريكtahrik" sözcüğü vardır. Kaf ve Kef harfleri Türkçede sadece "k" harfiyle ifade edildiğinden karıştırılabilmektedir.)
Sözcüğün kökü olan " ح ر قhrq", " ateşin alevi"nden gelmektedir. Tahrik, "ateşin bir şey üzerindeki etkisi" demektir. Hastalık nedeniyle gözdeki yanma, hastalıklar nedeniyle kalpteki sızı; soğuk, sıcak ve rüzgâr etkisiyle bitkilerin yanması, acı ve tuzlu şeylerle ağızda oluşan acılar da bu sözcükle ifade edilir. [ (Lisanü'l Arab, c.2 , s. 404- 406)]
Bu durumda bu sözcük "sıkıntı verme, eziyet çektirme, mahvetme" anlamlarında da kullanılabilir. Nitekim Türkçede belaya, sıkıntıya düşüldüğünde "ben yandım, bittim, mahvoldum" denildiği gibi, ani bir sıkıntı geldiğinde de "yandım anam!" denir.
Ankebut/24'te "Onu öldürün veya tahriq edin [yandırın]" ifadesi dikkat çekmektedir. Bu ifadeye göre İbrahim'e iki cezadan biri verilecektir: Ya ölüm ya da "tahriq". "Tahriq" eyleminde İbrahim'in öldürülmesi söz konusu değildir. Onu öldürmeyip mahvedeceklerdir.
Enbiya/70 ve Saffat/98'e göre, toplumu İbrahim'i tahriq'ten sonra plan kurmuşlardır. İbrahim'i yakıp yok edecek olsalar İbrahim'e tuzak kurmalarına gerek kalmazdı. Onlar "İbrahim'e nasıl eza edebiliriz, sıkıntı çektirebiliriz ve mahvedebiliriz?" diye plan kurmuş olmalıdırlar.
"Cahim" ve "Nar" sözcükleri de her zaman gerçek anlamı olan "ateş" anlamında kullanılmaz. Mecazen aşırı sıkıntı anlamlarında da kullanılır.
(Tekasür/5, 6) (Maide/64)