Bir ismi tesbîh etmek [noksanlıklardan uzak tutup yüceltmek], aslında o ismin sahibini tesbîh etmek demektir. Çünkü bir ismin sahibinin yüceliği ve kutsallığı, o ismin yüceliği ve arınmışlığı ile ifade edilir. Bir kısım âlimler, "İsim ile sahibi aynıdır" demişlerse de, hepsi, ismin arındırılmasındaki maksadın sadece ismin sözlük anlamlarının değil, asıl o sıfat ve isimlerin sahibinin arındırılmasına yönelik olduğunu kabul etmişlerdir. Dolayısıyla, "ismin tesbîhi"nden maksat, kendisine yakışmayan isim ve sıfatların Rabbimizden uzak tutulmasıdır.
Gerek Rabbimizin bazı varlıklarla nesep bağı olduğuna ilişkin bâtıl inançları, gerekse hile, tuzak, intikam gibi konularda Rabbimize yakıştırılan isim ve sıfatları Rabbimizden uzaklaştırmak, O'nun ismini ve dolayısıyla bizzat Kendisini her türlü eksiklik lekesinden uzak tutmak "ismin tesbîhi" ifadesinin gereğini yapmak demektir.
Bu açıklamalar ışığı altında, Ve güneşin doğmasından önce, batmasından önce ve geceden bir bölümde Rabbini hamd ile tesbîh et! ifadesi şu anlama gelmektedir: "O'nu, o müşriklerin dediklerinden tenzih et; onların karşı koymalarından usanma! Tam aksine, onlara Allah'ın azametini hatırlat ve O'nu şirkten, eş ve çocuklar edinmişlik iftirasından ve imkân dâhilinde [akla yatkın] olan haşr'dan aciz olmaktan tenzih et!"
Bu işlerin güneşin doğumundan ve batımından önce ve gecenin evvelinde yapılmasının emrediliş sebebi ise, Mekkelilerin bu vakitlerde toplanmalarından başka bir şey değildir.