"Kurban" sözcüğü, Arapça bir sözlük olup "yaklaşmak" anlamındadır. Dini terim olarak ise, Allah'ı razı etmek, ona yaklaşmak için yapılan her türlü ameli kapsamasına rağmen, maalesef yanlış olarak, "Allah'a yakınlık sağlamak amacıyla belli bir vakitte belirli cins ve nitelikteki hayvanı kesme" olarak tanımlanmış ve "bu amaçla kesilen hayvana verilen ad" olarak kullanılır olmuştur.
TARİHÇESİ :
Tanrıya/ tanrılara insan/hayvan Kurban edilişinin geçmişi kesin olarak bilinmese de insanlık tarihi kadar eskidir diyebiliriz. Dinler Tarihi incelenirse tüm cahil, ilkel insanların tanrılarına yakınlaşma, onlara şükran duygularını ifade etme veya onların hışmından kurtulabilmek amacıyla Kurban ile ilgileri görülür. Antik yunan dininden tutun da Japon dini Şintoizme, eski Çin inançları ve Hinduizme kadar hepsinde kurban vardır. Ahdi Atik ve incil'de de israiloğullarının sunduğu Takdimelerden sıkça söz edilir.
Cahil insan, korktuğu şeylere, putlarına, totemlerine, ilahlarına hep kurban sunmuştur. Bu kurban kimi zaman, yetişkin insan olmuş, kimi zaman çocuk olmuş, kimi zaman da hayvan (deve, sığır, davar) olmuştur.
İSLÂM DİNİNDE KURBAN:
Müslüman arasında Kurban ilkel dinlerdekinden farklı olarak yer almıştır. Kurban'ın toplumda kardeşliği, yardımlaşmayı ve dayanışmayı pekiştirdiği, sosyal adaletin tesisinde yardımcı olduğu, et alma imkânına sahip olmayanların et yeme imkânı bulduğu, zenginlerde yardımlaşma ve paylaşma duygusunu geliştirdiği ileri sürülür. (!)
İlm-i Hal ve fıkıh kitapları kurban konusunu işlerken kurbanın delil ve kaynaklarını maalesef Kur'ân'a (Kevser suresi, İbrahim Kıssası; Saffat/83-113, Hacc/34/37, Mâide/ 27-32 )dayandırmaya çalışırlar.
İşin aslına bakılırsa, delil olarak ileri sürülmeye çalışılan ayetlerde konu edilen olayların bizim bildiğimiz ve uyguladığımız kurbanla hiç alakası yoktur. Âyetlerin kurban için delil teşkil etmeleri söz konusu değildir. Âyetlerin bu tarz meal ve tefsirleri de yanlıştır.
Kurban ile ilgili olarak Kütüb-ü Sitte'de [Altı Büyük Hadis Kitabı'nda] 26 rivayet mevcuttur. Ama bunların çoğu aynı rivayetin farklı kişiler tarafından nakledilmiş varyasyonlarıdır. Bu rivayetlerin hepsinde konu edilen kurban ve kurban ile ilgili bilgiler, hacda hacıların mükellef tutulduğu هدى – hedy'e [Hacda hacıların hediye olarak kestiği hayvana] yöneliktir. Yoksa bayram günlerinde hayvan kesmeye yönelik değildir. Rivâyetlerin ve tarihî belgelerin hiçbirinde, ne Mekke'de bu Sûrenin indiği dönemlerde, ne de Medine'de hacc farz oluncaya kadar herhangi bir kurban olayı anlatımı da söz konusu değildir. Yâni Âyetler indiği zaman Mekke'de peygamberimiz ve o günkü Müslümanlar kurban kesme şeklinde bir ibadeti kesinlikle yapmamıştır.
Ayrıca unutulmalıdır ki mü'minler, sene de bir kez bayramla, törenle, şölenle değil her an, toplumda kardeşliği, yardımlaşmayı ve dayanışmayı pekiştirmek, sosyal adaletin tesisinde yardımcı olmak, et alma imkânına sahip olmayanların et yeme imkânı sağlamak, zenginlerde yardımlaşma ve paylaşma duygusunu sağlamak ve uygulamak zorundadırlar.
Peki İslam dinindeki Kurban nedir?
VESİYLE maddesini okuyunuz.