LE'ALLE لعلEDATI
لعلّ[le'alle] edatı Arapçada harf-i cerr ve fiile benzeyen harflerden [edatlardan] biri olarak değerlendirilmiş ve içinde bulunduğu cümleye "umut" ve "endişe" anlamı kattığı kabul edilmiştir. Öyle ki, giderek genel bir kural hâline gelen bu kabul nedeniyle hem güzel şeylerin umulması ve hem de kötü şeylerden endişe duyulması kısaca bu edat yardımıyla ifade edilir olmuştur.
Ancak, Kur'ân'da geçen لعلّ[le'alle] edatlarına bakıldığında, bu edatın "umut" ve "endişe" anlamlarından başka anlamlarda kullanıldığı görülmektedir. Zira bu edat Kur'ân'da bizzat Allah için de kullanılmıştır. Hâlbuki "Allah'ın umması" veya "endişe duyması" söz konusu olamaz. Çünkü "ummak" ve "endişe duymak", bir şeyin sonunu bilmemekten, neticeden emin olmamaktan kaynaklanır, Allah ise her şeyi kesin bir bilgi ile bilmektedir.
Kur'ân üzerine en çok araştırma yapmış kişilerden Zerkeşî el-Bürhân; Suyûtî ise bu konuyu ve el-İtkân adlı eserlerinde birer bölüm ayırarak derinlemesine incelemişler ve özetle aşağıda naklettiğimiz hususları belirtmişlerdir:
Le'alle, içinde bulunduğu isim cümlesinin ismini nasb, haberini ref eden bir edattır. Bu edatın bir takım anlamları vardır. Bu anlamlarından en ünlüsü توقّع [tavakku']dur. Tavakku' ise "terecci" [sevilen şeyleri ummak] ve "işfak" [çirkin şeylerden de endişe duymak] demektir. Bunlara örnek Bakara/189 ve Şûrâ/17 âyetleridir. En ünlü ikinci anlamı ise "ta'lîl"dir. Ta'lîl, sebep göstermek, bahane, müessirden esere yapılan istidlâl [gerekçe] demektir. Buna örnek Tâ-Hâ/44 âyetidir. Üçüncü anlamı ise إستفهام[istifhâm]dır. Buna örnek de Talâk/1 ve Abese/3 âyetleridir. [ Zerkeşî, el-Bürhân; Suyûtî, el-İtkân.]
Bu genel açıklamadan sonra Suyûtî, aynen şu notu düşmüştür:
el-Bürhan'da Zerkeşî'nin naklettiğine göre, Begavî'nin Vâkıdî'den hikâye ettiğine göre Kur'ân'da yer alan bütün le'alle edatları ta'lîl içindir. Sadece Şu'arâ/129'daki le'alle teşbih içindir. Teşbih için olması biraz gariptir. Çünkü nahivciler böyle bir şey zikretmemişlerdir. Sahîh-i Buharî'de de لعلّكم تخلدون [le'alleküm tahlüdûn] ifadesindeki le'alle'nin teşbih için olduğu yer alır. Ben derim ki, İbn-i Ebî Hatim'in Süddî tarikinden ortaya koyduğuna göre, Kur'ân'da yer alan le'alle edatlarının hepsi كى[key] anlamındadır. Yani, hepsi ta'lîl içindir. Sadece Şu'arâ/129'daki le'alle edatı, كأنّ [keenne] anlamındadır. Nitekim Katâde'den nakledildiğine göre Şu'arâ/129'daki le'alleküm tahlüdûn ifadesi, bazı kıraatlerde (Ubeyy mushafında) كأنّكم تخلدون [keenneküm tahlüdûn] şeklindedir. [ Suyûtî, el-İtkân; c. 1, s. 538, 539 ve Zerkeşî, el-Bürhân; c. 4, s. 392-395.]
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı gibi, Kur'ân'da tam 129 kez yer alan le'alle edatı aslında ta'lîl [sebep göstermek, bahane, müessirden esere yapılan istidlâl, yani gerekçe] içindir. Bizim kanaatimiz bu yöndedir.
Zaten "terecci" [umut] anlamı vermiş gibi olan kullanımları da, âyetlerde uygun düşmemektedir. Bazıları bu uygunsuzluğu aşabilmek maksadıyla, Allah için kullanılan le'alle edatlarının "kesinlik" anlamında olduğunu, kullar için kullanılan le'alle edatlarının ise "terecci" [umut] anlamında olduğunu ileri sürerek edatın anlamında bir zorlamaya girmişlerdir. Oysa le'alle edatının ta'lîl için olduğunun kabulü hâlinde böyle zorlamalara gerek kalmamaktadır. Bizim -Allah'ın izniyle- yaptığımız Kur'ân çalışmalarında le'alle edatı hep ta'lil anlamıyla değerlendirilmiştir.