"ماعون Mâûn", kendisinde insanlar için fayda bulunan küçük ve az bir şeye denir. "Bol" sözcüğü ile zıt anlamdadır. Müfessirlerin çoğuna göre "mâûn", komşuların birbirlerine ödünç verdiği ufak tefek eşyalara denir. [ (Lisanü'l Arab, "m a n" mad. )] Bunlar iğne- iplik, kap-kacak, keser-balta, kazma- kürek, çekiç-keser, su kabı gibi, "ıvır zıvır" denen basit eşyalardır. Bu anlamda pek kıymeti olmayan şeyler için kullanılır. Son ayet, dini yalanlayanların aslında çok basit şeyleri bile vermediklerini, garibanların bu basit şeylerle bile kendi ekmeklerini kazanmalarına fırsat vermediklerini, toplumsal yarar için ellerini ceplerine atmadıklarını, yaralı parmağa bile üflemedikleri; hep kendi lütuf ve sadakalarına bağımlı tutarak kul, köle yarattıkları, ama iş reklama geldi mi bundan çekinmedikleri mesajını vermektedir.
"Mâûn" sözcüğünün bazı tefsirlerde "zekât" şeklinde çevrildiği görülmektedir. Bu yorum, ayetin delâlet manasına dayanılarak "küçük, basit ve sıradan bir şeyi bile vermeyen bir insanın zekât gibi malının belli bir oranını hiç veremeyeceği" mantığı ile yapılmıştır. Gerek bu ayetin Mekkî, zekât emirlerinin ise Medenî olması ve gerekse Kur'an'da açıkça "zekât" kavramının bulunması gibi nedenlerle mâûn sözcüğüne zekât anlamı vermek isabetli değildir.
Mâûn suresi, dikkat edilirse, bundan evvelki surelerde üzerinde durulmuş olan sosyal adalet ve sosyal paylaşım ilkelerine ait öğretileri özetleyerek yine ön plâna çıkarmaktadır.
Gerek Mâûn suresini iyi anlamak ve gerekse mümin ile mükezzibin [yalanlayıcının] bir karşılaştırılmasını yapabilmek için yalanlayıcıların bu suredeki negatif tavırlarına karşılık müminlerin hangi pozitif tavırlara sahip olduğunun anlatıldığı Bakara suresinin 3-5. ayetlerine bakmak yerinde olur.
Mâûn suresi, peygamberimizin misyonunu sürdüren bugünkü müminlere hâlâ şu mesajı vermeye devam etmektedir:
Tüm insanları uyararak onlara öğreteceğiniz, tebliğ edeceğiniz ilk ilke, onları yapılan iyilik ve kötülüğün karşılığının mutlaka ahirette görüleceğine inandırmak olmalıdır. Ahirete inanmayanlar kesinlikle sosyal paylaşımda bulunmazlar. Yapar gözükseler de "dostlar alış verişte görsün" diye yaparlar. Onlar kesinlikle yaralı parmağa üflemezler, kimseye zırnık koklatmazlar. Onlardan hiçbir kimseye ve hiçbir topluma yarar gelmez.