Arap dilbilim uzmanları, " ملك melek" sözcüğünün kökeni ile ilgili olarak altı farklı tespitte bulunmuşlardır. Bu tespitlerin hepsinin burada aktarılması sayfalar dolusu açıklama gerektireceğinden, biz bunların en isabetlileri olarak gördüğümüz iki tanesini dikkate almış bulunuyoruz. Konuyu ayrıntılı olarak incelemek isteyenler için şu kaynakları önermekle yetiniyoruz: Kitabu'l-Ayn, Tehzib, Camî, Keşşaf, Mecma', Garaib, Lübâb, Rûh, El-Bahrü'l-Muhît, Müfredat.
Birinci görüşe göre; "melâike" ve bunun tekili olan "melek" sözcükleri, "elçi göndermek" anlamına gelen "ؤلوك ulûk" kökünden türemiştir. Aslı " مألك me'lek" olan sözcük, ism-i zaman, ism-i mekân ve mastardır. Dolayısıyla başındaki " م m [mim]" ektir. Sonraları " ا hemze" ile " ل lâm" harfleri yer değiştirmiş ve sözcük " ملئك mel'ek" hâline getirilmiştir. Sözcük, "Allah'tan elçi" anlamında isim olarak kullanılmaya başlanınca da hemze terk veya tahfif yoluyla kaldırılmış ve "melek" şeklini almıştır.
İkinci görüşe göre; "kuvvet, yönetim gücü" anlamındaki " ملك melk" kökünden türemiş olan sözcüğün başındaki " م m [mim]" ek olmayıp sözcüğün aslındandır. "Mülk, milk, malik ve melik" sözcükleri de bu kökten türemişler ve anlamlarını da bu kökten almışlardır.
Eski tefsirciler genellikle birinci görüşü benimsemişlerdir. Bizim tespitlerimize göre ise sözcük her iki kökten de türemiş ve türediği kökün anlamına göre farklı manalarda kullanılmıştır. Yani "melâike" sözcüğü bazen birinci görüşteki anlamda, bazen de ikinci görüşteki anlamda kullanılmıştır. Sözcüğün Kur'an'da hangi anlamda kullanıldığı ise yer aldığı pasajın söz akışından ayırt edilmektedir.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda sözlük anlamı olarak "Kuvvet, yönetim gücü, elçi, haber verici" demek olan "melek" sözcüğü, terim olarak da Allah'ın bütün emirlerine uyan, O'na hiç isyan etmeyen varlıkları ifade etmektedir. Kur'an'dan öğrendiğimize göre, diri ve akıllı olan, her şekle girebilen, sürekli Allah'ı zikir ve tesbih eden meleklerde cinsiyet, şehvet, yeme-içme ihtiyacı, insanlardaki kötülük işleme yeteneği gibi özellikler yoktur. Tüm dinlerde var olan "melek" kavramı, bu tanımlamaya uygun olarak zihinlerde masum [günahsız], kanatlı güzel bir çocuk görünümüyle tasavvur edilmiştir. Bu tasavvur, genel anlamda "melek" kavramının ifade etmekten uzaktır. Buna rağmen bu tasavvur literatüre genel anlamda "melek" sözcüğünün karşılığı olarak girmiş ve sonuçta her "melek" sözcüğü bu tasavvura göre anlaşılmış ve dinimizde birçok yanlış inanış ve kabullere yol açmıştır. İşte bu sebeple, "melek" sözcüğünün Kur'an'daki kullanım şekillerini tahlil etmek mecburiyeti doğmuştur.
"Cinn" kavramında incelediğimiz anlama uygun olarak; "kapalı, yani beş duyu ile algılanması mümkün olmayan ama yararlı olan cisim, güç ve enerji" diye tanımlayabileceğimiz "melek"lerin hangi şeyden yaratıldığı Kur'an'da konu edilmemiştir. Fakat Kütüb-ü Sitte'den Sahih-i Müslim ve Müsned-i Ahmed b. Hanbel'de yer alan bir rivayet, meleklerin "nur"dan yani ışından/enerjiden yaratıldığını iddia etmektedir. Kur'an'da verilmeyen bir bilgi peygamberimize isnat edilmektedir.
Kur'an'da iki ayette tesniye [ikil] olarak; on iki ayette tekil olarak; geçtiği diğer ayetlerde de çoğul olarak "melâike" şeklinde kullanılan sözcük, tek bir varlığı ifade etmeyip kur'an ayetleri ve değişik varlıklar; zihinsel ve doğal güçler için de bu sözcük kullanılmıştır. Yani akıl, hafıza, refleks, vicdan, dikkat, algılama, merak, tercih, korku, ümit, zekâ gibi zihinsel fonksiyonlar ile doğadaki iradesiz canlılardan rüzgâr, yağmur, ısı gibi güçler de Kur'an'da bu sözcük kapsamında ifade edilmiştir.
"Melek" sözcüğünün zihinsel ve doğal güçler için kullanıldığı ayetlerden örnekler:
- Hafıza [bellek] için kullanıldığı ayetler: Zühruf 80, İnfitar 11, Tarık 4, Kaf 17, 18, Kehf 49, Casiye 28, 29, İsra 13, 14.
- Dikkat [koruyucu melek] için kullanıldığı ayetler: İnfitar 10, Kaf 17, 18, Ra'd 11, En'âm 61.
- Maneviyat, itidal, cesaret ve romatizmal ağrılar için kullanıldığı ayetler: Âl-i Imran 123-127, Enfal 9-12, 50, Tevbe; 25, 26, Ahzab; 9, 26, 56.
- Doğal afetlere yol açan rüzgâr, kasırga vb. için kullanıldığı ayetler: Kamer 34, A'râf 84, Hud 82, Hicr 8, 73, 74, Şuara 173, Bakara 210.
- Yük taşıyan hayvanlar [sığır, katır, eşek …] için kullanıldığı ayet: Bakara 248.
- Zorba, diktatörler için kullanıldığı ayet: Âl-i Imran: 80.