القلوب مئلفةMÜELLEFE-İ KULÜP

"Müellefe-i kulup" sözcüğü " مئلفmüellef" ve " القلوبkulup (kalpler)" sözcüğünden oluşmuş bir tamlamadır.
" قلوبKulüp" sözcüğü, bildiğimiz "kalp sözcüğünün çoğulu olup "kalpler" demektir. Bir kişiye izafe edildiğinde kişinin kalbi tek olması nedeniyle mecaza gidilir. Ve "inançlar, düşünceler" anlamında kullanılır. Burada da mecaz olarak "gönüller; inanışlar, anlayışlar, düşünceler" anlamındadır.
" مئلفMüellef" sözcüğü ise "ülfet; kaynaşma, ulaşma, buluşma" sözcüğünün türevlerinden olup "ülfet oluşturulmuş; buluşturulmuş, kaynaştırılmış kişi" demektir.
Sözcüğün türevlerinden olan " الفelf (bin sayısı)" da bir takım sayıların (1, 2, 3…. 20, 20, 30, …. 100, 200, 300 …) buluşturrulmasıyla kavuşturulmasıyla oluşturulmuş sayı demeti demektir. Küçük liflerin (pamuk, ipek, yün vs) bir araya getirilip sarı bir birine sarmak suretiyle meydana getirilen urgan ve halata da " حبل مئلفhabl-i müellef" denir. Yine orijinal bilgi ve görüşleri buluşturarak, birleştirerek bir kitap yazan kişiye de aynı kökün türevlerinden " مئلِفmüellif" denir.
Sözcüğün mastar ve fiil formlarını Al-i Imran/103, Enfal/63, Nur/43, Tevbe/60 ve Kureyş/1, 2'de görebiliriz.
Özetleycek olursak "Müellefe-i kulüp" sözcüğünün lafzî anlamı, "görüşleri, düşünceleri yaklaştırılmış, kaynaştırılmış kimseler" demek iken terimsel olarak "Henüz mümin olmamış, İslâm'ı anlamaya ve benimsemeye yatkınlık gösteren ve İslâm'a gelebilmesi yönünde dolaylı, dolaysız yollarla, çaba sarf edilecek insanlardır. Para verilerek, zararları defedilecek, kısacası İslâm sevdirilip mümin olmaları sağlanacak insanlar" demektir diye tanımlandı.
Aslında "müellefe-i kulup" sınıfı, sadece 'şerlerinden, zararlarından güvende olunacak belalı insanlar' demek değildir. Her çağda, 'kalpleri İslâm'a ısındırılacak; Kur'an, İman, İslam ulaştırılacak, tanıştırılacak insanlar' demektir. Dünyada Kur'an'ın, İslam'ın ulaştırılacağı, tanıştırılacağı, kaynaştırılacağı o kadar çok insan sınıfı ve o kadar çok ısındırma ve onlara ulaşma yolları (geziler, kamplar, okullar, konferanslar, Kur'an'ın birçok dile çevirisi, medya, casus kullanma vs.) var ki saymakla bitmez.
İslam'ın ilk dönemlerinde zararlarından emin olmak için onlara, Allah'ın buyruğu olarak sadakadan (kamu gelirlerinden) pay verilirdi. Ama Halife Ömer, hilâfeti döneminde (Belki Ömer döneminde yalnız onlar vardı.) "Bunlara sadakadan pay müminlerin zayıf olduğu dönemlerde verilirdi. Şimdi güçlüyüz, bundan sonra bu guruba sadaka verilmeyecek." diye karar almış ve o günden sonra da bu guruba sadakalardan vermek kitaplardan çıkarılmıştır.