MUSALLÂ المصلّى
Âyette geçen مصلّى [musallâ] sözcüğü ص ل و[salv] kökünden صلّى [sallâ], يصلّى [yusallî] fillerinin mimli mastarı olup, "salât edilen yer, mekân" demektir. Salât sözcüğünün, "namaz" olarak algılanması sebebiyle bu sözcük de "namazgâh" [namaz kılınan yer] olarak anlaşılmıştır. Oysa salât, "zihnî-mâlî sosyal destek ve aktivitelerin uygulandığı yer" manasındadır. Sadece Bakara sûresi'nde geçen bu sözcüğün doğru manasına göre, İbrâhîm'in makamından bir musallâ edinin emrinden; İbrâhîm'in açtığı tevhid okulunun bulunduğu Mekke'de uluslararası bir musallâ [eğitim ve sosyal destek merkezi] oluşturulmasının istendiği anlaşılmalıdır. Musallâ'nın önemi ve işlevi aşağıdaki âyetlerde de yer almaktadır:
106Ey iman etmiş kişiler! İçinizden birine ölüm hazır olduğu zaman, vasiyet sırasında aranızdaki şâhitlik, kendi içinizden adalet sahibi iki kişidir. Yahut yeryüzünde yolculuğa çıkmış iseniz, sonra da ölümün musibeti size gelip çatmışsa, sizden olmayan iki kişidir. Eğer şüpheye düşerseniz, salâttan [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olmadan; toplumu aydınlatman] sonra onları bekletirsiniz. Sonra da onları, "Akraba bile olsa, yemini bir çıkar karşılığı satmayacağız, Allah'ın şâhitliğini gizlemeyeceğiz. Aksi hâlde günahkârlardan oluruz" diye Allah'a yemin ettirirsiniz.
(Mâide/106)
34,35Ve Biz, her önderli toplum için, Allah'ın kendilerine hayvanların kusursuzlarından rızık olarak verdikleri üzerine O'nun adını ansınlar diye bir kulluk gösteri yeri/ kulluk biçimi yaptık. İşte, sizin ilâhınız, bir tek ilâhtır. O nedenle, yalnız O'nun için Müslüman olun. Allah anıldığı vakit kalpleri titreyen, kendilerine isabet edene sabreden, salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumlarını oluşturan, ayakta tutan] ve kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden Allah yolunda harcayan, Allah'a içtenlikle boyun eğen o kimselere müjdele.
(Hacc/34-35)
Târih kayıtlarında, Mekke döneminde serbest bir musallâ edinilemediği, muhasara döneminde ev, bahçe ve ağıl gibi değişik yerlerin musallâ/mescid olarak kullanıldığı, mü'minlerin toplantılarını, buluşmalarını, eğitim ve öğretimlerini buralarda yaptıkları, sosyal sorunlarını buralarda çözdükleri görülmektedir. Medîne'de ise, Mescid-i Nebevî'ye yaklaşık 650 m. uzaklıkta, onun batısındaki bugünkü "Mescid-i Ğamame"nin [Bulut Mescidi'nin] olduğu alan "musallâ" olarak tayin edilmiş ve salât [tüm sosyal destek faaliyetleri] burada icra edilmiştir.
Bakara/125 ve Hacc/26'da, Beytullâh'tan yararlanacakların; "dolaşanlar/tavaf edenler", "ibâdete kapananlar", "rükû edenler", "secde edenler" ve "kıyam edenler" [zulme baş kaldıranlar] oldukları beyân edilmiştir.