NAKATÜLLAH ناقة الله
Dişi Deve
Bu dişi deve hakkında "halkının Salih'ten bir mucize istemesi üzerine onun da kayalardan bir dişi deve çıkarması" gibi bir çok efsane uydurulmuş ve bu efsaneler ekseninde ortaya atılan rivayetler [söylentiler] ile olur olmaz açıklamalar yapılmıştır.
Ayette geçen "النّاقة en-nakah" sözcüğü "dişi deve" demektir. Ancak Araplar her dişi deveye değil, sadece beş yaşına basan dişi develere "en-nakah" derlerdi. Ayetin mesajının doğru anlaşılması için bu ayrıntının daima göz önünde bulundurulması gerekir.
Beş yaşına girmiş dişi deve, eti, sütü ve gücü itibariyle göçebe ve hayvancılıkla geçinenler için çok önemli bir ekonomik değeri ifade etmektedir.
Allah'ın Devesi
Rivayetlere dayalı anlatımlarda "Salih'in Devesi" olarak geçen dişi deve, ayette doğrudan Allah'a izafe edilerek "ناقةاللّه Allah'ın Devesi" olarak adlandırılmıştır. Devenin Allah'a izafe edilişi, üzerinde dikkatle düşünülmesi gereken bir husustur. Devenin Allah'a izafe edilmesinden maksat, onun Allah tarafından yaratılması veya devenin Allah'ın varlık ve birliğine kanıt olması değildir. Zaten evrendeki her şeyin yaratıcısı Allah'tır ve evrendeki tüm varlıklar da Allah'ın varlığına ve birliğine kanıttır. Bu nedenle, kastedilenin bundan daha başka bir şey olduğu iyi anlaşılmalıdır.
Bilindiği gibi, Kur'an'da Kâbe'ye "بيت اللّه Beytüllah [Allah'ın Evi]" denilmekte ve o da Allah'a izafe edilmektedir (İbrahim 37, Bakara 125, Hacc 26, Kureyş 3). Bundan dolayıdır ki, "Allah'ın Dişi Devesi" ifadesini doğru anlamak için önce Kâbe'ye neden "Allah'ın evi" dendiğinin anlaşılması gerekmektedir.
Beytullah [Allah'ın Evi], "Allah'tan başka hiç kimsenin olmayan, kimsenin sahiplenemeyeceği ev" demektir. Bu özellik onun tüm insanlığa, kamuya ait olduğunu göstermektedir. Allah'ın Evi, kamuya açık, kamu yararlarının konuşulduğu, kamu haklarının gözetildiği, herkesin hür ve eşit olduğu bir yerdir. Bu anlamda bütün camiler/mescitler de "Beytullah"tır. Ne var ki, cami ve mescitlerin takva üzere inşa edilmeleri, Allah'ın dinine uygun olmayan işlevlerle kullanılmamaları gerekir.
Bir varlığın Allah'a izafe edilmesinin ne anlama geldiği anlaşıldığına göre, ayetteki "ناقةاللّه Allah'ın Devesi" tamlamasından ne anlaşılması gerektiği de anlaşılmış olmalıdır. "en-Nakah", sözcük anlamıyla o dönemde toplumun fakirlerinin, yetimlerinin, miskinlerinin, kısaca ihtiyacı olan herkesin ortaklaşa sahip olduğu, serbestçe sütünden, gücünden ve yavrusundan istifade edeceği, kamu malı olan beş yaşında güçlü bir dişi devedir. Günümüzde bu deyim, Salat'a; zihinsel ve maddi seteğe; eğitim- öğretime, hayır kurumlarına, sosyal yardım vakıflarına, sosyal güvenlik sigortalarına karşılık gelmektedir.
Aç ve yoksul insanların bu kurum [en-nakah] sayesinde açlıktan, sefaletten, kula kulluktan kurtulmaları o günkü Semud kavmi ileri gelenlerinin hoşuna gitmemiştir. Çünkü kendilerine kulluk edenlerin kulluktan kurtulması, kendilerini bütün ihtiyaçların üzerinde gören bu tağutların işine gelmemiştir. Kur'an tağutların bu tutumuna ve sonrasına değişik surelerde (A'râf 73-79, Kamer 23-32,Hud 61-68, Şuara 141-159) tekrar tekrar dikkat çekmektedir: