NEFFASAT النفاثات
" نفّاثات Neffasat" sözcüğünün kökü olan " نفث nefs" sözcüğü, nefes etmek denilen üflemektir. Bu da biraz tükürükle veya tükürüksüz olarak üfürür gibi yapmak anlamındadır. "Nefs" sözcüğünün manası hakkında eski yorumculardan Keşşaf sahibi Zemahşerî "tükürükle üflemek", Ragıb da "Nefs, tükrük fırlatmaktır, bu ise tühlemekten daha azdır. Üfürükçülerin ve sihirbazın nefsi de düğümler içine üfürmesidir" demiştir. [ (el İsfehani; el Müfredat, Ze Mahşeri; el Keşşaf)] "عقدUkad" sözcüğü "ukde" sözcüğünün çoğuludur. Ukde, düğüm bağlamak, düğümlemek anlamına gelen "akd" kökünden türetilmiş bir isim olup "düğüm" demektir.
"Ukde [düğüm]" sözcüğü, esas anlamı çerçevesinde şu kavramlar için de kullanılmaktadır:
- düğüm yeri
- beldeler üzerindeki velâyet
- idarecilere biat
- sahibinin kendi malı olduğuna inandığı taşınmaz mallar
- ağacı çok sık olan yer
- develer için yeterli otlağı olan yer
- bir kimsenin yeterli derecedeki geçiminin bağlı olduğu şey
- bolluk yer
- ağaç yemeye mecbur kalmış koyun sürüsü
- kesin gerekiyor olan şeyler [nikâh akdi, alış-veriş sözleşmesi gibi]
- kin, öfke
- kamış
Ragıb, "akd" sözcüğünün öncelikle ipin bağlanması, binanın bağlanması gibi katı cisimlerin bağlanması anlamında, sonra da istiare yoluyla alışveriş akdi, ahid gibi diğer anlamlarda kullanıldığını bildirmiştir. [(el İsfehani; el Müfredat)]
Görüldüğü gibi, ayeti oluşturan sözcükler gerek hakikat gerekse mecaz olarak birçok anlama gelmektedir. Bu anlamların hepsi de birbiriyle çelişmedikleri için geçerlidir. Bu sözcükler müteşabih sözcüğünün anlamına iyi birer örnektir.
Bize göre ayetin "akitlere [sözleşmelere] üfleyip-tükürenlerin [bozanların] şerrinden" olarak çevrilmesi daha isabetlidir. Çünkü sonucunda Allah'a sığınılacak bir şer/zarar ortaya çıkaracak davranış, bir anlaşmanın karşı tarafın haberi olmadan tek taraflı olarak bozulmasıdır. Örnek olarak; nikâh akdine aykırı davranan bir eşin, iş anlaşmasına aykırı davranan bir ortağın, barış anlaşmasına aykırı davranan bir ülkenin, verdiği sözü tutmayan bir müteahhidin muhatabına vereceği zarar karşısında, anlaşmanın bozulduğundan haberi olmayan diğer tarafın herhangi bir önlem alması söz konusu olmadığından, Allah'a sığınmaktan başka çaresi yoktur.