Allah'ın gerçek anlamda üfürmeyeceği bilindiğine göre, "üfürmek" ifadesinin mecaz olduğu hemen anlaşılmaktadır. Mecazi anlamda "üfürmek", herhangi bir şeyden başkalarına en az miktarda vermeyi ifade eder. Türkçede bu anlam yine mecaz bir ifade olan "koklatmak" sözcüğü ile karşılanmaktadır. Bu durumda "ruhun üfürülmesi" ifadesi "çok az miktarda bilgi verilmesi, bilginin koklatılması" anlamına gelmektedir. Nitekim İsra suresinin 85. ayetinde "De ki: Ruh Rabbimin işindendir. Ve size bilgiden ancak çok az verilmiştir" denilerek bu husus açıkça belirtilmiştir. (Sad/ 72, Hicr/ 28, 29, Secde/ 9)
Ruhun Âdem'e üfürülmesinden ne kastedildiğine gelince; Kur'an'da bu da açıklanmıştır: (Bakara/ 30-34)
Dikkat edilecek olursa, Sad suresinin 72. ve Hicr suresinin 29. ayetlerine göre meleklerin secde etmesi, Âdem'in belirli aşamalardan geçirilerek [amaçlanan düzgünlüğe ulaştırılarak] nihaî şekle getirilip kendisine ruh üfürülmesinden sonradır. Bakara suresinin 30-34. ayetlerinde ise meleklerin Âdem'e secde etmesinden önceki aşama "Âdem'in bilgilendirilmesi ve bilgisinin meleklerle karşılaştırılması" olarak açıklanmıştır. Sad ve Hicr surelerinde kullanılan "ruh üfürme" tabiri Bakara suresinde yerini "bilgi ile bilgilendirmek" tabirine bırakmış, böylece "ruh üfürme" deyiminin "bilgi ile bilgilendirmek" anlamına geldiği açıklanmıştır.
"Ruh üfürülmesi" ifadesiyle kastedilenin Âdem'e verilen bilginin ancak koklatma düzeyinde olduğunun kanıtı ise İsra suresinin 85. ayetidir. Ancak hemen belirtilmelidir ki, Âdem'e verilen bilginin koklatma düzeyindeki azlığı, Rabbimizin sonsuz bilgisine nispetledir. Yüce Allah'ın sonsuz bilgisi ve bilgeliği Kur'an'da pek çok ayette vurgulanmaktadır:
Kehf/ 109, Lokman/ 27.
Allah'ın ilmi böylesine sonsuz olunca, O'nun tüm peygamberlerine gönderdiği vahiy bilgilerinin toplamı da ancak bir koklatmadan [üfürmeden] ibaret olacaktır.
Sonuç olarak; melekler sıradan insana değil, kendisine ruh üfürülen [Rabbimizin sonsuz bilgisine nispetle az bir bilgi ile bilgilendirilmiş olan] Âdem'e, bir başka ifadeyle "adam" olmuş insana secde etmişlerdir. Secde etmenin aynı zamanda boyun eğmek anlamına geldiği de unutulmamalıdır.
Kur'an'da Meryem'e de ruh üflendiği bildirilmiştir:
Enbiya/ 91, Tahrim/ 12, Nisa/ 171.
Bu ayetlerden, Meryem valideye bazı özel bilgilerin lütfedildiği anlaşılmaktadır. Ancak bu konunun teferruatı Âl-i Imran, Meryem ve Enbiya surelerindeki ilgili pasajlardan alınmalı ve bu olay Kur'an'daki pasaj bütünlüğü içinde, Zekeriya (as)'nn durumunu açıklayan ayetler ile birlikte ele alınmalıdır. Çünkü yaşlı bir adam olan Zekeriya (as)'nn ve kısır eşinin çocuk sahibi olması ile Meryem'in erkeksiz çocuk doğurması, birbirini takip eden dönemlerde meydana gelmiştir.
Yukarıdaki ilk iki ayette geçen "ruh üfürme" tabiri, Nisa 171'de " القائ ilka [bırakma, ulaştırma]" tabiri ile açıklanmaktadır. "Ruh üfürme" tabirinin "az bir bilgi ile bilgilendirmek" anlamına geldiği artık bilindiğine göre, Meryem'e üflendiği bildirilen ruhun da onun hamile kalması için rahmine [dölyatağına] yapılan fizikî bir üfürük değil, mabette Zekeriya (as)'nın himayesinde bulunduğu sırada Meryem'e lütfedilen bilgi olduğu anlaşılmaktadır. Kur'an'a göre aynı tür bilgi daha önce Zekeriya (as)'ya verilmiş, onun hem yaşlı hem de kısır olan karısı da bu bilgi ile Yahya'yı doğurmuştur. Daha sonra bu kutsal bilgiyi/mesajı Meryem'e iletmekle görevlendirilen Zekeriya (as), Allah'ın elçisi olarak görevini yapmış ve kutsal bilginin doğruluğuna kanıt olarak da bu bilgi sayesinde "sapasağlam" bir insan olarak doğan Yahya'yı göstermiştir. Bu konuda daha detaylı açıklama inşaallah Meryem suresinde yapılacaktır.