"Es SALÂTU'L-VUSTA" NEDİR?
Bir konuyu doğru anlamak için gerekli olan ilk şartın, sözkonusu konunun orijinal dilini iyi bilmek olduğunda kuşku yoktur. Dolayısıyla meseleyi çözmek için yapılacak ilk iş; الوسطى [el-vusta] sözcüğünün Arap dilindeki doğru anlamını bulmaktır. Ancak, sözcüğün doğru anlamını bulmak da meseleyi çözmek için yetmemekte, ayrıca sözcüğün Kur'ân'da da bu anlamda kullandığını yine Kur'ân ile teyit etmek gerekmektedir.
Öyleyse tahlile, الوسطى [el-vusta] sözcüğünün türediği وسط [v-s-t] sözcüğünden başlamak gerekir. Arap dilinin tartışmasız en muteber iki kaynağı olan Lisânu'l-Arab ve Tâcu'l-Arûs bu konuda aşağıdaki açıklamaları vermiştir:
وسط [v-s-t] kök sözcüğü, vesat ve vest şekillerinde okunur. Vesat şeklinde okununca isim, vest şeklinde okununca zarf olarak kullanılır.
Bu sözcük, "bir şeyin iki ucu arasındaki kendine ait kısmı" anlamına gelir. (Biz bunu, bir şeyin kendi ortası olarak anlayabiliriz.) "İpi ortasından kavradım", "Oku ortasından kırdım" şeklinde kullanılır.
Arap örfünde bir şeyin ortası, o şeyin en hayırlı, en yararlı bölümü demektir. At veya devesine binecek bedevi için at veya devesinin en hayırlı yeri at ve devenin boyun ve kıçı olmayıp belinin ortasıdır. Yine devesi için kuracağı ağıl için en hayırlı yer, otlağın ortasıdır. Gerdanlığın, inci veya elmas takılacak en hayırlı [güzel ve uygun] yeri gerdanlığın ortasıdır. Ayrıca her güzel ve yararlı davranış, kendi cinsinden olan davranışların ortada olanıdır. Meselâ cömertlik, cimrilik ve savurganlığın ortasında bir davranıştır. Cesaret, korkaklık ve saldırganlık arasında bir davranıştır.
İşte bu nedenle وسط [vest] sözcüğü; "hayırlı, yararlı, üstün" anlamına genelleşmiştir. Araplar, "O, kavminin evsatındadır" dediklerinde, "O, kavminin hayırlı, yararlı, şerefli olanıdır" demek isterler. Veya "Şu vesît kişiye bir bakın" dediklerinde, "Şu hayırlı, şerefli kişiye bir bakın" demek isterler.
Ve Rabbimizin "Ve işte böyle Biz, siz, insanlar üzerine şâhidler olasınız, Peygamber de sizin üzerinize şâhid olsun diye sizi vasat bir ümmet kıldık (Bakara/143)" ifadesi, "ve işte böyle sizi hayırlı, yararlı ve şerefli bir ümmet kıldık" demektir.
Bakara/238'de yer alan es-salâtu'l-vusta ile ilgili 40 civarında rivâyet olup bunlar 19 farklı görüşü içermektedir. Bunlardan en kuvvetli görüş,"salât-ı vusta'nın ikindi salâtı, sabah salâtı ve Cum'a salâtı olduğu" görüşleridir.
Ebu'l-Hasen,"es-Salâtu'l-vusta, Cum'a salâtıdır. Salâtların en hayırlısı Cum'a salâtıdır. Kim buna muhalefet ederse hata eder" demiştir.
Ayrca İbn Side, el-Muhkem adlı kitabında, "Kim salât-ı vusta Cum'a'dan başka bir şey derse hata eder" demiştir. [ Lisânu'l-Arab, c. 9, s. 297-301; Tâcu'l-Arûs, c. 10, s. 442-448.]
Bu açıklamalardan anlaşıldığına göre "orta" demek olan vesat sözcüğü, Araplar arasında; "hayırlı, yararlı" anlamında kullanılmaktadır. O hâlde, وسط [v-s-t] sözcüğünün ism-i tafdili ve müennes [dişil] kalıbı olan الوسطى [el-vusta] ile müzekker [eril] kalıbı olan evsat sözcükleri de, "en hayırlı, en yararlı" anlamına gelmektedir. Aynı, ekber ve kübra; hasen ve hüsna sözcüklerinde olduğu gibi.
الوسطى [el-vusta] sözcüğünün türevleri, ikisi müzekker (Kalem/28 ve Mâide/89) olmak üzere Kur'ân'da 5 yerde geçmektedir.