SARH الصرح (Lüleyman peygamberin Sarayı)
Neml/44. ayet genellikle, mitolojik verilerin etkisiyle, "Melikeye saraya gir denmiş, o da saraya girince bastığı zemini derin bir su sanıp paçalarını sıvamış, Süleyman da ona bu, billurdan yapılmış bir saraydır" diye durumu izah etmiş diye meallendirilmiştir.
Bu yanılgının önlenmesi ve doğru meali tespit edebilmek için ayette yer alan sözcüklerin tahlilini yapmak, sözcüklerin öz anlamlarını ele almak zorundayız.
الصَّرْحَۚ Sarh
Türkçemize, صراحةsarahaten, صريحsarih gibi bazı türevleri girmiş olan bu sözcüğün öz anlamı, "her şeyi, halis su katılmamış süt gibi olanı" demektir. Bu sözcüğün türevlerinden " صرَحsarah", her şeyin bembeyaz, katışıksız beyaz olanı demektir. صرحSarh, müstekıl, münferit, yüksek, yoğunluklu olarak yapılmış ev" demektir. Ki saray ve her yüksek yüce ev için kullanılır. (Tac, Lisan)
Bu sözcük, Kur'an'da Neml/44, Kasas/38 ve Mü'min/36'da yer alır.
Ayette yer alan
لُجَّةً Lücceten, الكشف عن الساقEl keşfü ani s sâg, ممردMümerred, قواريرGavarir
Sözcükleri incelendiğinde açıkça anlaşılıyor ki, bu ayetteki الصَّرْحَۚ sarh sözcüğü, Halis Din'den kinaye olarak kullanılmıştır.
Bu ayetlerde konu edilen nitelikler, fiziksel bir saray niteliği değildir. Zaten bir peygamberin, Muâviyevâri böyle lüks, şatafatlı, haram edilmiş israf ölçülerinde bir saray yapması da düşünülemez. Davut peygamber ve oğlu Süleyman peygamberden böyle bir kalıntı da tespit edilmemiştir. Onların yaptığı, Beytü-l Makdis'in kalıntıları bugün ortadadır.
Bu pasaj, zaten Süleyman peygamberin saltanatını; devlet gücünü, zenginliğini değil şirk ile mücadelesini, tevhid için verdiği gayreti konu etmektedir.