SIDK- SADAKA- SADUKAT الصدق
Arapçadaki "ص د ق s d k" kökünden türemiş sözcükler genellikle "الصدق sıdk yalanın karşıtı: doğruluk" anlamında kullanılır olmuştur. Ve " ااصدف sıdk" sözcüğünü bu anlam ekseninde Arapça kullanımlarının yanı sıra Türkçemizde de kullanılan; sâdık, sadâkat, sadaka, tasadduk, tasdik gibi formları mevcuttur.
Sıdk sözcüğünü, sadece "doğruluk" anlamında kabul edip diğer formlarını da bu eksende anlamlandırmak, sözcüğün öz anlamını basite indirgemek olur. Bu da Kur'an ayetlerinin eksik veya yanlış anlaşılması sonucunu doğurur.
Lisan, Tac, Kamus ve Sıhah gibi ilk sağlam lügatler de bu sözcüğün lügatlere Nabiğa'nın (515-520) "في حالِك اللَّوْن صَدْق غير ذي أمَد" şiirinden girdiğini, öz anlamının da "Her şeyin mükemmelliği" başka bir ifade ile de "övgüye layık niteliklerin bir arada bulunması" olduğu açıklanır. Ve şu örnekler de verilir: رجل صَدْقٌ وامرأَة صَدْقٌ racülün sadgun veya imreetin sadgun ( صَدقْsadk ve صِدقsıdk aynıdır) denildiğinde, bir kişinin sertlik, güçlülük, güzellik, cömertlik gibi niteliklere haiz olduğu; ve bunları üzerinde taşıdığı belirtilmiş olur. Bu sözcük, insanlarla birlikte "ok" için de kullanılır. Ve okun, doğruluğu, uzunluğu, sertliği, narinliği bu sözcükle ifade edilir. Bu sözcüğün ok ile ilişkisinden dolayı da ok kuburuna "sadak" denir.
" صدقSıdk", sözcüğünü öz anlamına uygun olarak özde (niyette ve inançta), sözde, işte, kullandığımızda anlamı:
Sözde sıdk; " sözün övgüye layık niteliklerde olması; yalan, abartılı, hakkın karşıtı, sıkıcı vs. olmaması";
İşte sıdk; " işin övgüye layık niteliklerde olması; kusurlu olmaması; İslâm dini kurallarına uygun olması";
İnançta sıdk; " inancın övgüye layık niteliklerde olması; içerisinde batıl; hakka uymayan durumların bulunmaması";
Niyette, düşüncede sıdk; "tüm plan ve programların övgüye layık olması; insanlığın yararına olması, kötülükten eser bulunmaması" demek olur.
Bu sözcüğün Kur'an'da yer alan türevlerinin önemlilerinden birkaçının anlamı:
صَدَقَSadaka- صَدَقُواsadaku (fiil)
Genellikle "doğru söyledi" diye anlamlandırdığımız " صدَقَsadaka" fiilinin öz anlamı, "özüyle sözüyle eylemleriyle övgüye layık davrandı" demektir. Bu ifade Kur'an'da hem Allah hem de insanlar için; hatta İblis için kullanılır.
صادقSadık/ صادقونsadıklar
" صدقSıdk" sözcüğünün fail ismi olan bu ifadelerin anlamı, "özünde sözünde, işinde övgüye layık nitelikler olan kimse/kimseler" demektir.
مصدّقMusaddık/ مصدقونmusaddikler
Sözcüğün, kök öz anlamı dikkate alındığında; tef'ıl ( تصديقtasdik) formunun fail ismi olan bu sözcüğün anlamı; "övgüye layık nitelikte fikir ve iş ürettiren/ürettirenler" demektir.
صديقSıddıyk/ Sıddıykıyn
Özünde, sözünde, işinde övgüye layık çok; pek çok nitelikleri olan kimse/ kimseler demektir.
صدقةSadaka/ صدقاتsadakalar (isim)
الصدقة Sadaka (Çoğulu الصدقاتsadakât'tır.), kamu hizmeti karşılığı (İstifade teorisi) veya duruma göre el koyarak (İktidar teorisi) kamuya gelir olarak alınan değerlerin yani vergilerin adı olduğuna göre; alırken de harcama yapılırken de övgüye layık niteliklerde olması gerekmektedir. Sözcüğü öz anlamı ile kavramlaştıracak olursak; "toplumun zorunlu ve yararlı ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla, övgüye layık niteliklerle halktan alınan ve halk yararına harcanan vergi" demektir.
صدُقةSaduka- صدقاتSadukat
الصدقة[saduqa] sözcüğü, ص د ق[sdq/ övgüye layık niteliklerin bir arada bulunması kökünden gelir. Dolayısıyla sözcüğün, "övgüye layık niteliklerin bir arada bulunması " anlamı esas alınırsa, "evlilik esnasında koca tarafından kadının "hars" oluşu (Biyolojik ve kültürel değeri) erkeğin kavvamlığı dikkate alınıp kadının hiçbir zaman mağdur ve mahzun olmaması için erkeğin kadına teslim edeceği övgüye layık nitelikteki mal veya parayı ifade eden saduqa sözcüğü. Kur'ân'da, sadece bir yerde; Nisa/34'te yer alır. Bulunduğu pasaj dikkate alındığında bu ifadenin genel olarak evlilikteki mehiri değil; YETİM KADINLARININ NİKÂHINDAKİ mehiri ifade ettiği anlaşılır. Genel mehir Kur'an'da, "ecr/ücur, fariza" olarak yer alır.