Kadim lügatlarda (Lisan, Tac, Kamus, Sıhah) "sihir" sözcüğünün kökü olan "shr"nin türevlerinin şu anlamları ifade ettiği açıklanır:
- Karnın üst kısmında nefes borusuyla, yemek borusunun yapışık olduğu organ (gırtlak).
- Deve, at, katır, eşek gibi hayvanların yağırının (iki omuz arasındaki yağlı yerdeki yaranın) izi. (Yara iyileşince orası beyaz gözükür. Serap olgusu gibi.)
- Siyaha baskın olan beyaz (açık gri).
- Gecenin sonu, sabahın ilk vakti (seher vakti).
- Bu sözcüğün "sihr" formu ise: Zekice, ustaca açıklama yapma, şeytanca düzenbazlık yapma, bir olayı gerçeğinin dışında gösterme.
Bu açıklamaları inceleyip özetlersek,
Sihr, "Bir şeyi, göz boyayarak, el çabukluğu yaparak veya başka taktiklerle gerçeğinden başka bir şekilde göstermek ve algılatmak ve bu yolla aldatmak"tır.
Bazıları, sihirin, cinler ve şeytanların yardımıyla yapıldığını ileri sürseler de herkesin görüp bildiği gibi bu iddia doğru değildir. Bu hünerleri gösterenler, bu işi kendi eğitim ve yetenekleriyle yapmaktadırlar.
Biz, Kur'an'daki (A'râf/115-119, Tâ-Hâ/65-70) sihirbaz sözcüklerini "Çok bilgili, büyüleyici, etkin bilginler" olarak tanıttık.