Kur'an'da Allah, mü'minlerle ilgili yönetimin (yasama-yürütme) "Şûrâ" ile olması gerektiğini bildirmektedir.
"Şûrâ" sözcüğünün kökü " ش و رşvr" sözcüğü olup ilk konuluş anlamı, "kovandan, taş ve ağaç oyuklarından balı çıkarıp ortaya koymak" demektir. [ (Lisanü'l Arab, Tacü'l Arus; şvr mad.)]
" الشورى Şûrâ" formu ise, Müfâale (müşâvere) babından, "büşra, zikra, fütya" gibi mastar olup işteşlik yapısıyla, terimsel olarak, "Bilgili, birikimli, deneyimli ehil kimseler tarafından ortaklaşa çalışma ile bir meselenin, bir problemin en tatlı, en iyi ve en güzel çözümünün üretilip ortaya konulması" demektir.
Şûrâ, İslâm öncesi, tarihte de aklın, deneyimin ürünü olarak benimsenmiş ve uygulanan bir sistemdi. Mekke site devletinde de Şura ilkesi vardı. Onlar da problemlerini "Darunnedve" denilen Şûrâ kurulu ile çözerlerdi.
Kur'an'da (Neml/ 29–35, 38–40,) da Süleyman peygamberin, Sebe melikesinin ve Firavun'un da Şûrâ meclislerinin olduğu; ciddi problemlerde onların çözüm ürettiği" bildirilmektedir. Yine Kur'an'dan (A'raf, Hud, Yusuf, Müminun, Şuara, Kasas sureleri) Yusuf peygamber ve Musa peygamber dönemlerinde Mısır'da firavunların, Şuayb peygamber döneminde Medyen yöneticilerinin de "Şûrâ meclisi"nin olduğunu bilmekteyiz.
Kur'an'da Şûrâ ile ilgili müminlere yönelik üç ayet bulunmaktadır.
A) 36-39İşte, verilen herhangi bir şey basit dünya hayatının kazanımıdır. Sadece dünya hayatının geçici bir menfaatidir. Allah katında bulunanlar [nimetler, ödüller] ise;
iman etmiş ve sadece Rablerine işin sonucunu havale eden kimseler için,
günahın büyüklerinden ve hayâsızlıktan kaçınan ve öfkelendikleri zaman bağışlayan kimseler için,
Rablerinin çağrısına cevap veren, salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturan-ayakta tutan], işleri de kendi aralarında Şûrâ; "işin en iyi yanını ortaklaşa bulup ortaya çıkarma" olan, kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden harcamada bulunan kimseler için
ve kendilerine bir haksızlık ve saldırı isabet ettiği zaman birbirleriyle yardımlaşan/ intikam alan kimseler için daha hayırlı ve daha kalıcıdır.
(Şûrâ/36–39)
Rabbimiz ayetinde övdüğü müminleri "-İşleri de kendi aralarında Şûrâ olan kimseler" olarak nitelemiş ve "Şûrâ"nın önemine dikkat çekmiştir. Zira bir toplum kendi aralarında, karşı karşıya kaldıkları sorunlar ile ilgili istişare edecek olursa, mutlaka işlerinde en doğru, en sağlıklı, en tatlı karara ulaşırlar. Şûrâ problemleri çözme konusunda insanların birbirleriyle kaynaşmalarının, en ince noktalara kadar akıl yürütmelerinin ve doğruyu bulmalarının en ileri derecedeki sebebidir. Bundan dolayıdır ki, Rabbimiz toplumu ilgilendiren bütün işlerin toplumda danışma ile yürütülmesi gerektiği kuralını ayetle ortaya koymaktadır.
B) 159İşte sen, sırf Allah'ın rahmeti sebebiyle onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık onları bağışla, onlar için bağışlanma dile. İşlerde onlarla müşavere et; işin en güzelini ortaklaşa bulup ortaya çıkar, bir kere de azmettin mi, artık Allah'a işin sonucunu havale et. Şüphesiz Allah, işin sonucunu Kendisine havale edenleri sever.
(Âl-i Imrân/ 159)
Âyetteki, Rasûlullah'a yönelik olan, "İşlerde onlarla müşavere et; işin en güzelini ortaklaşa bulup ortaya çıkar" ifadesi, tabiî ki hakkında ilâhî emir ve açıklama olmayan konulara aittir. İstişare mü'minlerin vazgeçilmez bir davranışıdır.
Bu âyetlerde, başta yöneticiler olmak üzere herkese, bilmedikleri hususlarda ve içinden çıkamadıkları konularda; ister dinî, ister siyasî, ister iktisadî, ister askerî olsun; uzmanlarla istişare edilmesi emri verilmektedir. Ayrıca bu ifadeyle, müşaverenin önemi ortaya konulmuş; müminlerin bu ilkeden vazgeçmemeleri istenmiştir.
C) "Şûrâ" sözcüğünün geçtiği bir diğer ayet de Bakara/ 233'tür. Bu ayette ayrılan ana babanın çocuklarını emzirme- emzirtme konusunda istişare etmeleri gerektiği bildirilir.
Rabbimiz ayetinde övdüğü müminleri "-İşleri de kendi aralarında Şura [görüşme, danışma] olan kimseler" olarak nitelemiş ve "Şura"nın önemine dikkat çekmiştir. Zira bir toplum kendi aralarında, karşı karşıya kaldıkları sorunlar ile ilgili istişare edecek olursa, mutlaka işlerinde en doğru karara ulaşırlar. Şura problemleri çözme konusunda insanların birbirleriyle kaynaşmalarının, en ince noktalara kadar akıl yürütmelerinin ve doğruyu bulmalarının en ileri derecedeki sebebidir. Bundan dolayıdır ki, Rabbimiz ayetin işaret anlamıyla toplumu ilgilendiren bütün işlerin toplumda danışma ile yürütülmesi gerektiği prensibini koymaktadır.