"Veled" ve "İbn" sözcükleri genelde eş anlamlı kabul edilir. Aslında eş anlamlı olmayıp aralarında ciddi anlam farkı vardır.
"Veled (erkek/ kız çocuk)" ifadesi kesin olarak bir doğum olayının ürünüdür. Yani "veled" olması için bir "valid" ve "valide" gerekir. "Veled" olmadan "valid" ve "valide" olmaz; "valid" ve "valide" olmadan da "veled" olmaz. Bu sözcükler künye olarak kullanılmaz.
"İbn" ve "ebb" ise böyle değildir. Bunlar genelde künye olarak kullanılır. Kişinin çocuğu olmasa bile saygı ifadesi olarak "Ebu fülan" ve "İbnü fülan" diye de kullanılır. Bunun biyolojik baba - oğul ilişkisi ile alakası yoktur.
"İbn" ve "Ebb" ihtisas ve sohbette devamlılık (sıkı ilişki) ifade eder. Sürekli çölde yürüyen birine "ibnü'l fülat; geceleyin çok yürüyen birine "ibnüssüra" denilir. Birinin sorumluluğunu alan kişi "tebenneytü ibnen (oğul edindim)" der. Böyle olunca "ennasü benü âdem" denilir. Çünkü onlar ademe mensuptur. "Benü İsrail" de böyledir. "İbn" her şeyde küçüktür. Yaşlı birisi genç birine "ya büneyye" der. Hükümdar ta teb'asını "ebna" ve "benat" olarak nitelendirir. İsrail oğullarının peygamberleri de ümmetlerini "ebnaları ve benat ları olarak isimlendirirlerdi. Öğretmenler öğrencilerini "ebnâi" ve "benâti" olarak ifade ederler.
Gece çok dolaşan kişiye; hırsıza "İbnü'l leyl (gecenin oğlu)" denir. Hud/78'deki Nuh peygamberin "hâ ülâi benati (İşte benim kızlarım" ifadesi de bu kabildendir. Nuh peygamber toplumunun/ ümmetinin kızlarını kendi kızı gibi ifade etmiştir, künyelemiştir.
"İbn" kelimesinin öz anlamı" b n v" kökünden te'lif (birleştirme ) ve ittisal (bitiştirme)'dir. Yani bina yapmaktır. Böylece "ebb" ile "ibn" arasında bir birleştirme ve bitiştirme söz konusudur. TAC, LİSAN, el Furuku fil Lüğat; Ebu'l Hilal el ASKERİ