Ayette geçen Zebânî (tekili; zibniye), "defediciler" demektir. Araplar bu sözcüğü "polis" anlamında kullanırlar. [ (Lisanü'l Arab, "z b n" mad. )] burada konu edilen zebanileri cehennemdeki işkenceci, güçlü, kaba melekler olarak anlamak yanlış olur.
İlerideki surelerde âhireti yalanlayanların dünya ve âhirette nasıl cezalandırılacakları detaylarıyla anlatılacak ve kendilerine tüm uyarılar yapılacaktır. Burada, yukarıda adı verilmeyen ve sadece kişilikleri nitelenerek kınanan bazı kimselerin ve dünyada tüm zamanlardaki benzerlerinin işledikleri suçlardan dolayı cezalarının bir kısmını bu dünyada çekecekleri; defedicilerin onların hakkından gelecekleri bildirilmektedir.
Nitekim Ebu Cehl de hak ettiği ilâhî cezanın bir kısmını daha dünyada iken çekenlerden biridir: Afra adlı kadının oğulları Mu'az ve Mu'avviz tarafından Bedir savaşında ağır yaralanışı, öldü diye savaş alanında bırakılışı, daha önce türlü kötülükler ettiği İbni Mes'ûd tarafından canlı olarak bulunuşu, göğsünün üzerine çıkan bu sahabe tarafından hakarete uğrayışı, yine onun tarafından kafası koparılıp perçeminden sürüklenerek Peygamberimize getirilişi hatırlanırsa, Rabbimizin böyle nice zorbayı daha dünyada iken cümle âleme rezil ettiği iyi anlaşılmış olur.