7,8Allah'ın, o kent halkından, Elçisi'ne verdiği fey'ler [savaşmadan zahmetsizce elde edilen gelirler], içinizden yalnız zenginler arasında devlet; gücün getirdiği refah olmasın diye Allah'a, Elçi'ye, yakınlık sahiplerine; göç eden fakirlere –ki onlar, Allah'ın armağan ve rızasını ararken yurtlarından ve mallarından çıkarılmışlardır, Allah'a ve Elçisi'ne yardım ederler. İşte onlar, doğruların ta kendileridir–, yetimlere, miskinlere, yolcuya aittir. Elçi, size ne verdiyse onu hemen alın. Sizi neden alıkoyduysa ondan geri durun. Allah'ın koruması altına da girin. Şüphesiz Allah, kovuşturması/azabı çok çetin olandır.
Bu paragrafta Muhâcirler, göç eden fakirlere –ki onlar, Allah'ın lütuf ve rızasını ararken yurtlarından ve mallarından çıkarılmışlardır, Allah'a ve Elçisi'ne yardım ederler. İşte onlar, doğruların ta kendileridir– diye; Ensâr da, Onlardan önce o yurda ve imana yerleşen kimseler de, kendilerine göç edenleri severler ve onlara verilenlerden ötürü göğüslerinde bir ihtiyaç duymazlar. Kendilerinin ihtiyaçları olsa dahi, onları kendilerine tercih ederler. Kim de nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar, başarıya erenlerin ta kendileridir diye övülmüştür. Ardından da, onlardan sonra geleceklerin, Rabbimiz, bizi ve iman ile bizi öne geçmiş kardeşlerimizi bağışla, kalplerimizde iman etmiş kimseler için kin kılma! Rabbimiz! Şüphesiz Sen, raûf'sun, rahîm'sin! demesi istenmiştir.