"Zuhruf" aslında "altın" demektir. Sonradan genel olarak "ziynet, süs" anlamında kullanılır olmuştur. [ (Lisanü'l Arab; c. 4, s. 353)]
Buna göre, "zuhrufu'l-kavl" deyimi de "sözün süslenmişi, yaldızlı sözler" demektir. Gerçekten de tarihe bakıldığında, Hakk'a çağıran elçilere karşı halkı kışkırtıp galeyana getirenlerin çoğunlukla yalanlarını edebî sanatlarla süsleyen şairler olduğu görülmektedir.
Yüzlerce tanımı yapılmış olan şiir, kısaca "bir benzetme sanatı"dır. Şiir hiçbir zaman "gerçek" değildir. Dolayısıyla şiir, bir nesnenin veya olayın gerçeğini değil, benzerinin [taklidinin, sahtesinin] sunumu olan süslü sözdür.
Bu konu Şuara suresinin tahlilinde ayrıntılı olarak incelendiğinden, "Şiir Nedir?" başlıklı bölümün oradan okunmasını öneriyoruz.