ظلم Zulm: "bir şeyi, aslında olması gereken yerin dışına koymak" demektir. Aslı, "Kurdu sürüye çoban etti" deyiminden gelmektedir.
İşkence, sınırı aşmak, maksattan meyletmek, cahillik, inançsızlık, fiziki ve ruhi karanlıklar bu sözcükle ifade edilir. [ (Lisanü'l Arab, "zlm" mad. )]
Âyette geçen Biz gerçekten zâlimlermişiz! ifadesindeki zulm, insanın kendi kendisine ettiği zulümdür. Yani yaptığı en büyük yanlıştır. Kur'ân'ın birçok âyetinde daha yer alan bu zulm ile kasdedilen, "şirk"tir bilgisizliktir. "Zulmet" (karanlık) de aynı kökten gelir. Genellikle de mecaz kullanılır.
13Ve hani bir zaman Lokmân oğluna öğüt vererek, "Yavrucuğum! Allah'a ortak koşma, hiç şüphesiz ki Allah'a ortak koşmak, kesinlikle büyük bir yanlış davranıştır; kendi zararlarına iş yapmaktır" demişti.
(Lokmân/13)
82Şu iman edenler ve imanlarına yanlış; kendi zararlarına olan iş giydirmeyenler/ ortak koşma inancı karıştırmayanlar, işte onlar, güven kendilerinin olanlardır. Kılavuzlandıkları doğru yolu bulanlar da onlardır.
(En'âm/82)
21Yoksa onların, Allah'ın dinde izin vermediği şeyi kendileri için meşru kılmış ortakları mı vardır? Eğer "Fasl Sözü" olmasaydı, aralarında kesinlikle işleri bitirilmişti. Ve şüphesiz şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapanlar; kendileri için acı bir azap olanlardır.
(Şûrâ/21)
Bakara/256 ve En'âm/1'deki "karanlıklar" ve "nur [ışık]" kavramları hakiki anlamlarıyla değil, mecâzi anlamlarıyla konu edilmiştir. Zira hakiki anlamdaki karanlık "ışığın yokluğu" demek olup "karanlıklar" şeklinde çoğul olarak zikredilmez. Ayette "karanlıklar" sözcüğünün çoğul, "nur [ışık]" sözcüğünün ise tekil olarak yer almasının sebebi, "nur"un [ışığın] Kur'an'ı simgelediği için tek olması, "karanlıklar"ın ise İblis'ten, şeytandan, düşmandan, kısacası cehaletten kaynaklanan küfür, şirk, nifak gibi birçok çeşidinin bulunmasıdır. Yani, "nur" Allah'ın vahyidir, Kur'an'dır, "hakk"tır ve tektir; buna karşılık karanlık, batıl ise birçoktur ve bu yüzden ayette " ظلمات zulumat [karanlıklar]" olarak ifade edilmiştir. Bunun başka bir örneği Bakara suresinde geçmektedir:
257Allah, inananların yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakınıdır; onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Kâfirlere; Allah'ın ilâhlığını, rabliğini bilerek reddeden kimselere gelince; onların yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakınları tâğûttur ki kendilerini aydınlıktan karanlıklara çıkarır. Bunlar, cehennem ashâbıdır. Onlar, orada sürekli kalıcıdırlar.
(Bakara/257)

Bu âyetlerde insanlara akıllı olmaları, felâket kapıyı çalmadan akıllarını başlarına almaları gerektiği, aksi hâlde pişmanlık duyacakları, ama o andaki pişmanlığın yarar sağlamayacağı ihtar edilmektedir.