Ey insanlar! Kur’an’ı inceleyin, iyi anlayın göreceksiniz ki, gözünüz gönlünüz açılacak, konuların kurmayı olacaksınız, iyiyi kötüyü, güzeli çirkini eskisinden daha iyi seçeceksiniz.

İnsanlardan bazıları, kendilerine içlerinden uyarıcı geldiğine şaşırmakta, Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini örtenler, “Bu, şaşılacak bir şeydir! Öldüğümüz ve bir toprak olduğumuz vakit mi? Bu, uzak bir dönüştür” diyerek ahreti kabullenmeye yeltenmektedirler.
Biz yerin onlardan neyi eksilttiğini elbette bilmişizdir. Yanımızda da çok iyi kaydedip koruyan bir kitap vardır. Ölmüş olmakla, çürümüş olmakla kaybolmuyorsunuz.

İnkarcılar, gerçek kendilerine geldiği zaman onu yalanladılar, onun için onlar karmakarışık bir iş içindedirler; kafaları karışmakta, işin içinden çıkamamaktadırlar.
Onları gözleme çağırıyorum:
Peki, onlar üstlerindeki göğe bakmadılar mı ki, onu Biz hiç yarığı olmadan nasıl bina etmişiz ve süslemişiz! Ve Biz, Allah’a yönelen her kula gönül gözünü açmak ve ona öğüt olarak yeri yayıp döşedik ve ona sabit dağlar bıraktık. Orada görünüşü iç açıcı-göz alıcı her çiftten bitkiler bitirdik, Biz gökten bereketli bir su indirdik. Onunla bahçeler ve biçilecek taneler, kullara rızık olmak üzere tomurcukları birbiri üzerine dizilmiş büyük ve yüksek hurma ağaçları bitirdik. Ve Biz onunla ölü bir beldeyi canlandırdık. İşte diriliş böyledir. 
Onlardan önce Nûh’un toplumu, Ashâb-ı Ress ve Semûd yalanlamıştı. Âd, Firavun ve Lût’un kardeşleri, Ashâb-ı Eyke ve Tubba toplumu da. Bunların hepsi peygamberleri yalanladılar da Benim azabım hak oldu.
Peki, Biz ilk yaratmada âcizlik mi gösterdik? Hayır, ama onlar yeni bir yaratılıştan kuşku içindedirler.
Ve andolsun insanı Biz yarattık. Nefsinin kendisine neler fısıldadığını da biliriz. Ve Biz ona şah damarından daha yakınız. Onun sağından ve solundan yerleşik iki tesbitçi tesbit edip dururken, insan hiçbir söz söylemez ki yanında hazır gözetleyen bulunmasın.
Ölümün sarhoşluğu gerçekten gerçek ile gelmiştir de: –“Ey insan! İşte bu, senin kaçıp durduğun şeydir.”–

Ölüm sonrası ise şunlar yaşanacaktır:
Ve Sûr da üflenmiştir. –“İşte bu, korkutulan gündür.”– Ve herkes, kendisiyle beraber bir sürücü ve bir şâhit bulunarak geldi.
Ve onun yaşıtı olan arkadaşı/İblis dedi ki: “İşte yanımdaki hazır.”
–“Haydi, İblis ve tanık; ikiniz, tüm inatçı, Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini örten, hayrı alabildiğine engelleyen, kendine haksızlık eden ve şüpheci olan o kişileri atın cehenneme! O ki Allah ile birlikte başka bir ilâh edinmişti. Haydi, ikiniz birlikte, onu şiddetli azaba atın!”–
Onun yaşıtı olan arkadaşı/İblis dedi ki: “Rabbimiz! Ben onu azdırmadım. Fakat kendisi uzak bir sapıklık içindeydi.”
Allah dedi ki: “Benim huzurumda çekişmeyin! Ben size daha önce tehdit göndermiştim. Benim huzurumda Söz değiştirilmez. Ve Ben kullara asla yanlış iş yapan; yaptıkları iyi amelleri noksanlaştıran, haksızlık eden biri değilim.”
Biz, o gün, cehenneme, “Doldun mu?” deriz. O da, “Daha var mı?” der. 
Cennet de, Allah’ın koruması altına girmiş kişilere uzak olmayıp yaklaştırılmıştır.
İşte bu, çokça yönelen ve çokça koruyan Rahmân’dan; yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah’tan görülmediği, duyulmadığı; sezilmediği yerlerde bile saygıyla, sevgiyle, bilgiyle ürperen ve gönülden bağlı olan herkes için söz verilendir. –“Selâm ile oraya girin. İşte bu sonsuzluk günüdür.”– Orada onlara ne isterlerse vardır. Katımızda daha fazlası da vardır.

Ey inkarcılar!
Biz sizden önce kendilerinden daha çetin güce sahip nice nesilleri değişime, yıkıma uğrattık. Öyle ki onlar beldeleri delik-deşik ediyorlardı. Hiç kaçıp kurtulacak yer var mı?
Şüphesiz ki bunda aklı, anlayışı, vicdanı olan veya kendisi tanık olarak kulak veren kimse için elbette öğüt vardır.
Ve kesinlikle Biz gökleri, yeri ve ikisi arasında olanları altı evrede yarattık. Ve Bize hiçbir yorgunluk dokunmadı.

Ey uyarı görevi yapan kullar!
siz onların söylediklerine karşı sabredin. Ve güneşin doğmasından önce ve batmasından önce ve geceden bir bölümde; her fırsatta Rabbinin övgüsü ile birlikte arındırın; Allah’ı doğru dürüst tanıtın. Ve boyun eğip teslim oluşların/ikna oluşların arkalarında da O’nu arındırın; doğru dürüst tanıtın.

Ve sen ey isan! Bir seslenenin yakın bir yerden sesleneceği güne kulak ver; o gün, o çağrıyı gerçek olarak duyarlar. İşte bu çıkış, diriliş günüdür.
Gerçekten Biz, evet Biz, hayat veririz ve öldürürüz. Dönüş de yalnızca Biz’edir.
O gün yer onlardan çabuk yarılır. İşte bu, sadece Bize kolay bir toplamadır.
Biz, inkarcıların söylediklerini daha iyi biliriz. Ve siz ey uyarı yapan kullar! Onların üzerinde zorlayıcı değilsiniz, kimseye zor kullanmayın. O hâlde siz, Benim tehdidimden korkan kimselere Kur’ân ile öğüt verin. 
(34/50, Kâf/1-45)