Ey insanlar!
Şüphesiz Biz, kendilerine çok acıklı bir azap gelmezden önce, mutlaka elçi göndererek uyarı yaparız. Nitekim toplumunu uyar diye Nûh’u toplumuna elçi gönderdik.
Nûh: “Ey toplumum! Şüphesiz ben, sizin için apaçık bir uyarıcıyım. Allah’a kulluk edin, O’nun koruması altına girin ve bana itaat edin ki, günahlarınızdan sizi yarlıgasın ve sizi adı konmuş bir sürenin sonuna kadar ertelesin. Şüphesiz Allah’ın ayarladığı/belirlediği sürenin sonu, gelince ertelenmez. Eğer bilseydiniz.” Diye uyarıda bulundu.
Toplumu uyarıyı dikkate almayınca Nuh:
“Rabbim! Şüphesiz ben, toplumumu gece-gündüz/sürekli olarak davet ettim. Fakat benim çağırmam, onların sadece kaçmalarını artırdı. Ve şüphesiz ben, onları, Senin onları bağışlaman için her davet ettiğimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, ısrar ettiler, kibirlendikçe de kibirlendiler. Sonra şüphesiz ben onları yüksek sesle çağırdım. Sonra şüphesiz onlar için ilan ettim. Onlar için gizli gizli de söyledim. Sonra dedim ki”: “Rabbinizin sizi bağışlamasını isteyin. Kesinlikle O, çok bağışlayıcıdır. Üzerinize gökten bol yağmur yağdırsın. Size mallar ve oğullar ile yardımda bulunsun, sizin için bahçeler kılsın, ırmaklar kılsın. Size ne oluyor ki, Allah için “ağır davranış”ı ummuyorsunuz?
“Oysa O, sizi gerçekten tavır tavır/ aşama aşama yaratmıştır. Allah’ın yedi göğü tabakalar hâlinde nasıl yarattığını ve ay’ı onların içinde bir ışık yaptığını, güneşi de bir lamba yaptığını görmediniz mi? Ve Allah, sizi yeryüzünden bir bitki olarak bitirdi. Sonra sizi oraya geri çevirecek ve sizi bir çıkışla çıkaracaktır. Ve Allah sizin için yeryüzünü, yeryüzünden geniş geniş yollarda gidesiniz diye bir yaygı kılmıştır.”
“Rabbim! Şüphesiz toplumum bana isyan etti. Malı ve evladı kendisine zarardan başka bir şey vermeyen kimseye uydular. Ve onlar büyük tuzaklar kurdular. Ve ‘Sakın ilâhlarınızı bırakmayın. Ve sakın Vedd, Suvâ, Yagûs, Yeûk ve Nesr’i bırakmayın’ dediler. Kesinlikle birçoklarını da saptırdılar. Sen de o şirk koşarak yanlış yapanlara sadece sapıklığı arttır”
“Bu yerde dolaşan Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini örtenlerden bir tek kişi bırakma. Şüphesiz ki Sen onları bırakırsan, kullarını yoldan çıkarırlar ve sadece din-iman tanımayıp kötülüğe batan ve Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini örten çocuklar doğururlar. Rabbim! Benim için, anam-babam için, mü’min olarak evime giren kişiler için ve mü’min erkekler ve mü’min kadınlar için mağfiret et/bağışla hepimizi! Şirk koşarak yanlış yapanlara da sadece yok oluşu arttır.” diye Bize niyazlarda bulundu.
Bu söz dinlemez, Nuh’un uyarısına karşı duyarsız olan toplum, hatalarından dolayı suda boğuldular, sonra da ateşe sokuldular. Sonra da kendileri için Allah’ın astlarından yardımcılar bulamadılar.
Ey insanlar! Eğer siz de Nuh’un toplumu gibi uyarıları dikkate almazsanız sizin sonunuz da kesinlikle o toplum gibi olacaktır.
(71/71, Nûh/1-24, 26-28, 25)