Haccda kime ve nereye gidilir ?
Telefonla Hacc’27 için yapmış olduğunuz tefekkür ve teemmül fevkalade. Sizi tebrik ederim. O güzel düşüncelerinizi başkalarıyla da paylaşılmasında yarar olduğu için bir takdim ile sitenin “Misafir Yazılar” bölümüne koyuyorum. Benim sizi düşünmeye yönelttiğim aslında başka bir nokta idi; Ayetteki “…… SANA GELSİNLER.” ifadesi. Yani hacca giden kişi kime gidiyor?. Orada İbrahim veya onun bu günkü halifesi ile buluşuyor mu? Ona, “malımla, canımla ben geldim, şirkin küfrün karşısında ateşe atılma pahasına da olsa ben geldim, emrine amadeyim” diyor mu? Bunu nasıl anlayacağız ve nasıl yaşayacağız? Yine hep beraber düşünmemiz gerekiyor. Hakkı Yılmaz
Asiye ÖZTÜZÜN
Hacc/27. Ayet`e ilişkin önerdiğiniz tefekkür etmem sonucu şunları aktarabilirim;
Sûrenin ilk başından bu ayete kadar ki ayetlerin içeriği inancın sorgulanması, Rabbim Allah deyip bunun yanı sıra farkına varmadan yada zanla hareket edip, gizli ilahlarımızın var olup olmadığının sorgulanması,
Sevgi, korku, itaat, dost edinme, ahiret inancı, sorguya çekilme vb insani his ve davranışların kimi memnun etme adına yapıldığını düşünmeye, muhasebe etmeye çağrı,
Allah`ın Kitab`ı yerine kendimizin verdiği payelerle “Allah Dostları”nın Kitaplarına sarılmamız neticesinde nasıl nefsimizin (şeytanın) peşi sıra gideceğimiz olgusuna, tehlikesine dikkat çekilmesi,
Kevni ayetlere dikkat çekilmekte, canlı cansız tüm mahlukatın fıtratıyla çelişmeyip Allah`a secde/itaat ettiklerine, Allah`ın Kitabına tabi olan İnsanlarında bunlarla birlikte fıtratına aykırı bir tutum sergilemedikleri,
Yaşamını (Dinini ) Allah`a has kılarak yaşayanların cennetle, Başkalarının Kitaplarına göre yaşayanlarında cehennemde ebedi kalıcılar olduğu,
Bu iki grup insanın da eşit bir şekilde Allah`ın misafiri olarak Evine davet edildiğini ,
Gelmek içinde oğlumu/kızımı evlendireyim, emekli olayım, hele refah düzeyimi yükselteyim, şehveti duyguların köreldiği zamanda giderim değil,
Sağlık ve gidebilecek maddi imkanı bulduğu ilk fırsatta gitmelerinin “Allah`ın kulları üzerinde hakları” olduğunu bilip yola koyulmaları,
Zira bu yolculuğun getirisini, rahmetini bu ziyarette bulunmadan anlamak imkansız. Hani ” Anlatılmaz! Yaşanır.” diye bir söz vardır. Zaten Rabbimiz de gelmeden bunun hikmetini, lezzetini, rahmetini bilemizsin. Farz olan bir keredir. Ancak sen onun idrakine varırsan gönlün burada kalır. Cisimle gelmesen de ruhen buraları terk edemezsin. Bu da her nerede yaşarsan yaşa hayatına yön veren bir imana, eyleme dönüşür diyor(Allahualem)
Hem Okyanusta bir damla, aynı zamanda okyanıusun siz olduğunuzun bilincine ulaşma, marifete erme noktası.
Helal olanların belli sürelerde kısıtlanmasıyla Rabbimizin merhametinin, Rezzak oluşunun bilincine erme,
Tüm kutsadıklarının yalan, tek ve mutlak gerçeğin Allah olduğunu bil daha önce her ne ad altında olursa olsun şirkten temizlen Hanif olarak İbrahim misali yüzünü Rabbinin vechine dön ve hayatının sonuna kadar öylece kal. Döner dönmez yine kaldığın yerden devam etme! Yoksa sûrenin başındaki akibetin değişmez.
Kurban`ı et kesme, et yeme festivali zannetme!. Seni Rabbine yaklaştıran, etini paylaştığın kardeşlerinle de birbirinize kalben yaklaştıran bir vesiledir. ***(33.Ayet)
O ki kurban Rabbine yaklaşmanı sağlıyor, o hade kurbanın sadece Allah için olsun. Tüm vazgeçimlerin Allah adına olsun. Allah`tan başka dost edindiklerinin rızasını kazanmak ıçın, Allah`a yaptığın gibi onların adını anarak, Allah`ın verdiklerini, Allah`a rağmen sarf etme!
Tüm Kur`an`da anlatılan kıssalar masal olsun için değil! Öğüt alman için. Kavimlerin fıtrata, Kitap`a karşı yaptığı eylemlerin tamamı zulümdür. Zulmedenler er yada geç karşılığını bulacaklardır. Bu Adil olah Allah`ın vadidir.
Seni Allah`ıh Evi`nde misafir edişimizde bunun içindir. Hanif olan İbrahim`in misyonunu bizzat yerinde gör, tefekkür et, tedebbür et, teakkul et, tefakkuh et…
Şeytan ve İbrahim`in savaşında safını belirle!
Şeytan ve Dostlarının mı, Allah ve Dostlarının mı yanında yer alıyorsun?
Kulu olduğun Allah`ı hakkıyla takdir edersen, kendilerinden şefaat umduğun, koruyacak sandığın bir sivrisinek mesabesindeki kendisine zarar verenlerin zararını savamayacak acizliktekilerden bir şey beklemez, kul köle olmazsın.
O halde tüm nimetleri veren Allah`ı tesbih et. Müslüman olmakla seçkin ve şerefli bir makamla onurlandıran Rabbine eğil, itaat et, kazan, sarfet..
——–
27.Ayetin Sûreyi iki kısma ayırdığını, tabir caiz ise kırılma noktası oluşturduğunu farkettim. Hacdan önceki hayat ve sonraki hayat. Bunun içinde Hacc kavramını iyi anlamamız, boncuk cıncık alma yeri değil İbrahim`i bir kulluğa taleple gidip hanif müslümanlar olarak dönüşümle ayrılma bilinci..