Rahman ve Rahim Olan Allahin adiyla…

Merhabalar Hocam…Bu size yazdigim ikinci e meil daha önceki mesajima yanit verdiginiz icin tesekkür ederim.Sizin daha önceden hic bir yazinizi,kitabinizi okumadim ve sizin hakkinizda hicbir bilgi sahibi olmadigimi söylemek istiyorum.Sitenizde kendinizi anlatan eserlerinizide gösteren bir bölüm koyarsaniz en azindan bilgi sahibi olmus oluruz.Kanimca bu da önemli sahsen eserlerini yazilarini okudugum yazari tanimak isterim.

Hocam; Yazdiklariniza katiliyorum ve bizleri aydinlattiginiz icin tesekkürlerimi sunuyorum.Sie aklimi mesgul eden bir kac soru sormak istiyorum lütf edip cevaplarsaniz mutlu oluruz.

1.Hadisleri kullanirken,ögrenirken hangilerinin sahih hangilerinin süpheli oldugunu nasil anlariz,hangi hadis kitaplarini bizlere tavsiye edersiniz,Belki diyeceksiniz ki kurana ters düsmemeli hadisler ama tek ölcü bu mu?

2.Kabir ziyareti nasil olmali,ölmüs yakinlarimiza nasil dua etmeliyiz,yaptigimiz dualarin hayir ve sadakalarin ölmüslerimize bir faydasi varmidir.

3.ölen insanin amel defteri kapanirmi,hani derler iste alimlerin,iyi evlat yetistirenlerin …amel defteri kapanmazmis.Bu durumda herkes bir evlat,bir mal,bir sey birakiyor dünyada o halde kimsenin amel defteri kapanmiyormu,Sonra bu tür kurallar kac kusak gecerli,mesela bir insan iyi bir evlat yetistiriyor o evlat ayni sekilde bir eser meydana getiriyor zincirleme kimsenin amel defteri kapanmamis mi oluyor.

4. Hocam asil önemli sorum Peygamber efendimiz ile ilgili,Salavat konulu yazinizi okuduktan sonra peygamberimize salavat getirirken acaba yanlis mi bu davranisim diye düsünüyorum.Eger salavat sadece sözle yapilmamasi gerekiyorsa Sevgili peygamberimize nasil dua edelim O nu nasil analim Namazlarda okudugumuz salavatlar yanlis mi,yanlis ise ne okuyalim. madem dinimizde bu söylemler yanlis diyorsunuz,Yerine dogrusunu da koymaniz gerekir, Sayin hocam sorularima sabirla cevap yazarsaniz sevinirim .

Allaha emanet olun Selam ve saygilar…

Rahman ve Rahım Allah adına…

Muhterem kardeşim Mehmed Beyefendi Selamün aleyküm!

İkinci mailinizi okudum. Dini Allah’a has kılmak cehdiniz için tebrik ederim. Ayrıca bu fakiri de bu yolda hizmete vesile kıldığınız için çok teşekkür ederim.
Birinci mailinize cevap verdiğimiz için teşekkür etmişsiniz. Biz teşekkür edilecek bir iş yapmadık. Teşekkür, lütfen ve fazlan yapılan işlere yapılır. Biz ise bu hizmeti vermeye mecburuz. Sahip olduğumuz Rabbimizin İman, ilim, vakit ve nakit nimetleri bizi buna mecbur kılıyor.
Bizi tanımak istemişiniz, teşekkür ederim. 1949 yılında Anadolunun küçük bir köyünde doğmuşum. Konya, Beyşehir, Kayabaşı. Okuma yazma bilmeyen bir aile çocuğuyum. İlk dini öğrenimimi Kur’an kurslarında yaptım. Sonra İmam hatip vs. 15 yaşımda beni va’z etmem için kürsüye çıkardılar. İzmir, Antalya gibi illerde Fahri vaizlik yaptım. Yedi yaşımdan bu yana Kur’an elimde ve gönlümdedir. Dini dersler ve Arapça öğrettim. Ticaretle uğraşarak nafakamı temin ettim, dinden para kazanmadım. Dinden geçinenler ile de hiç barışık olmadım.
Mezhep fıkıhlarını ezberledim. Sonra da Kur’an ile sağlamak zorunda kaldım. Sağlama yapmaya çalışınca gözüm gönlüm açıldı. Şimdi hep Kur’an çalışıyorum. Bunu da herkes ile paylaşmaya uğraşıyorum. Yaşadığım ilde her türlü mezhep ve meşrep sahipleri bizi tanırlar.
“Din Adına Toplumdaki Yanlışlar”, Miraç Risalesi”, “Sorular, Cevaplar 1”, “Kur’ân’daki Namaz”, “Evlilik Rehberi” ve “Takva, Evliya Risalesi” çalışmalarımız yayınlandı. Şimdi de “İşte Kur’an” adıyla Kur’an’ımızın nüzul sırasına göre meal ve tebyinini (başkaları tefsir diyorlar) (10 cilt) yapmaya çalışıyorum. Birinci cildi gördüğünüzü sanıyorum. İnşallah ikinci cilt de birkaç ay içinde yayınlanacak. Çalışmalarımızı www.istekuran.com adresinde yayınlamaya çalışıyorum.

Yazınızda “Hocam!” gibi ifadeler yer almış. “Kardeşim!” demeniz bizi mutlu eder bilmenizi isterim.Bu bahis herhalde yeter.

Gelelim dört maddelik sorularınıza:

1-Kütüb-ü Sitte’den yaralanınız. Ama dikkatli de olunuz. Onların içinde Kur’an’a zıt çok rivayet var. Onların metin tenkidi yapılmamıştır. “Sahih” demek, “doğru” demek değildir. “Sahih” bir usul-ü hadis terimidir. (Belki de bunları zaten biliyorsunuzdur)
Mevzu/ uydurulmuş rivayetler ile ilgili yazımın ekine bilgi koydum, ayrıca web sayfasına da koydum. Uydurulmuş hadisler ile ilgili oradan faydalanılacağını umuyorum

2- Kabirler, haraplığı ile ibret mahalleri olmalıydı. Bu yok edildi mezarlar şatolara dönüştürüldü. İnşallah birkaç gün zarfında “Kabirler-Türbeler” adlı yazımız da web sayfasında yer alacak. Zatı alinize özel olarak yollarız. Ayrıca web sayfasında sorular cevaplar bölümünde bir bayan kardeşimize verilmiş bir cevapta da bilgi mevcuttur.
Geçmişlerimize duaya gelince, geçmişlerimize aynen İbrahim peygamberin yaptığı dua gibi dua edeceğiz. Bu duayı İbrahim suresinin 41. ayetinde göreceksiniz. Geçmişlerimize ve mezarlıklarda sakın Kur’an okumayın, kesinlikle de Ya Sin okumayın. Ölülere, mezarlardakiler Ya Sin okumak resmen Allah ile dalga geçmektir. Yüce Rabbimiz Ya Sin suresinin 70. ayetinde Kur’an’ın “DİRİ OLANLARI UYARMAK” için indirildiğini açık açık belirtmiş olmasına karşı inatla ölülere Kur’an okumak, özellikle de bu ayetin yer aldığı Ya Sin suresini okumanın başka bir anlamı olamaz.

3- Ölenin amel defteri kapanmaz. Kişi hayatında yaptıklarının, yapmadıklarının karşılığını alacağı gibi başkalarına örnek oluşlarının karşılığını da iyi yada kötü alacaktır. Nisa suresinin 85. ayetini okuyunuz. Bu ayet ile amel etmek açısından Peygamberimizin de bir çok açıklaması vardır. Ve bu anlayışta eğitim kurumları, vakıflar ve sebiller kurulmuştur.Yararlı kurumlar oluşturmak, topluma iyi evlatlar kazandırmak, öğrenci yetiştirmek vs. iyi haller ve amellere önderlik etmek amel defterlerinde iyi olarak yer alacağı gibi ifsada yönelik hareketlere önderlik etmek ve aracılık etmek de kötü olarak yer alacaktır. Kötü önder öldükten sonra onun öğretisi ve etkisi ile işlenen suçların cezasının bir kısmı o öndere yani kötüye aracılık yapmış kişiye verilecektir. Bu konuyla ilgili Nahl suresinin 25. ayetine bakabilirsiniz.

4- Bizim Rasülüllah ile ilgili herhangi bir duada bulunmamız gerekmiyor. Rasülüah bu dünyadan yüzünün akıyla irtihal etmiş birisidir. Allah onun gelmiş geçmiş kusurlarını bağışlamıştır (Fetih suresi ayet 2). Ayrıca Veda hutbesinde kendini topluma ibra ettirmiştir. Salavat da Zikir gibi yozlaştırılmış, saptırılmış bir kavramdır. Bu konu ile ilgili web sayfasına “Tahiyyat…” adlı bir yazı koydum. Okumanızı öneririm.
Peygamberimiz bizim için “üsve-i hasene (en güzel örnektir)”dir (Ahzab 21 ). Allah’ın bizi sevmesi bizim ona tabi olmamıza bağlıdır ( Al-i Imran 31 ). Evet bize düşen ona salavat çekmek, kasideler düzmek değil onu anlayıp ona uymaktır. Yani onun yaptığını yapmaktır. Öyleyse o ne yapardı? Bunu Sebe 50; En’am 50; A’raf 203; Yunus 15; Ahkaf 9’da görebilirsiniz.

Kısacası Rasülüllah Kur’an’a uyardı. Bizim yapacağımız da Kur’an’a uymaktır. Kur’an’a uyarsak onun izinden yürümüş oluruz. Böylece Allah’ı sevmiş oluruz ve Allah da bizi sever. Salavat ile ilgili web sitemizden bir daha okuyunuz lutfen.

Sorularınızı ve cevabımı web sayfasında başkalarına da yararlı olacağı kanaatiyle yayınlayacağım. Kur’an’ımıza ait her şeyi paylaşmak dileklerimle.. Allah’a emanet olunuz!