Sayin Hakki Yilmaz Bey,

Kur\`an\`i tek furkan olarak kabul etmeniz cok guzel birsey. Maalesef zamanimizda insanlar Kur\`an\`i birakip, insanlarin yazdiklari ve her yeni nesil ile biraz daha aslindan uzaklasmis kitaplara tabii oluyorlar. Insanlar Kur\`an\`dan sogutulmus. Hatta cocuklar Kur\`an\`i carpilirim korkusuyla bellerine alamaz olmuslar. Kur\`an oyle duvarda asili bekler olmus evlerde.. Bazen insanlar ellerine alip, arapca olarak, anlamini bilmeselerde, okurlar. Ama anlamini merak bile etmezler ya da insanlarin kafalarina kazimnis bir genel dusunce, \”Bu Kur\`an\`i anlamak mumkun degildir\” ve bu dusunce insanlari maalesef insalnarin ve seytanin elinde oyuncak haline getirmistir. Bundan kurtulmanin tek yolu, Kur\`an\`i gunluk hayatin bir parcasi olan rehber bir kitap olarak ait oldugu yere koymaktir. 
Kur\`an\`da zikir konusu ve Allah\`a mulaki olmak konusu bircok yerde gecmektedir. Ankebut 45\`de Allah\`in zikrinin en buyuk ibadet oldugu, namazdan da, Kur\`an tilavetinden de daha onemli bir ibadet oldugu acikca belrtilmis. Muzemmil 8 de de Rabbinin ismi ile zikret ve herseyden kesilerek O\`na don deniyor. Rum 31: …Allah\`a yonel ve takva sahibi ol… Zumer 54: …Rabbinize yonelin ve O\`na teslim olun… Lokman 15:…Kim Bana yonelmis ise sen de onun yoluna tabii ol…Rad 21: …Ve onlar Allah\`in, Allah\`a ulastirilmasini emrettigi seyi Allah\`a ulastirirlar…Zariyat 50:..Oyleyse Allah\`a kac…Bakara 46: ..O (husû sahipleri) ki; onlar, Rab’lerine muhakkak mülâki olacaklarina  ve (sonunda ölümle) mutlaka O’na döneceklerine kesin olarak inanirlar… Ve zikir ile ilgili birkac ayet. Ahzab 41: Ey âmenû olanlar! Allah’i çok zikirle (günün yarisindan fazla) zikredin… Nisa 103: Namazi bitirdiginizde; ayaktayken, otururken ve yan üzeriyken (yan üstü yatarken) Allah’i hep zikredin! Güvenlige kavustugunuzda namazi erkâniyla kilin. Çünkü; namaz, mü’minlerin üzerine, vakitleri belirlenmis bir farz olmustur. ve Muzemmil 8: Rabbinin (Allah’in) ismiyle zikret ve herseyden kesilerek O’na (Allah’a) dön.
Zikrin farziyeti ve Allah\`a mulaki olmayi dilemenin gerekliligi bu ayetlerde acikca anlatilmis. Dahasi hidayet konusu cok acik bir sekilde verilmis. Bakara 120: ..\”inne hudâllâhi huvel hudâ\” ..(Muhakkak ki Allah’a ulasmak (var ya) iste o, hidayettir.” ) ve Ali Imran 73:..\”innel hudâ hudallâhi ..\” (Hidayet Allah\`a Ulasmaktir\”)..
Hidayet demekki Allah\`a ulasmak, mulaki olmak manasina geliyor. Nasil llah\`a ulasabiliriz. Allah bizim fizik vucudumuzu yaratmis, nefsimizi dizayn etmis ve ruhumuzu da ufurmustur. Bunlar Ayetlerde gecer. Ve bir ayette de \”..Ruh rabbinin emrindendir..\” diyor. Emir. Kur\`an daki manasiyla Allah\`tan gelmis ve Allah\`a donen hersey emirdir. Ruhumuz Allah\`tan gelmistir ve Allah\`a donecektir. cunku bir emirdir. Ruhumuzun Allah\`a donusu ise iste o Hidayettir. (Hedefe Ulasmaktir)
Demekki ruhumuzu bu dunya hayatindayken Allah\`a mulaki kilmak bizim userimize farzdir. Kur\`an\`da Allah defalarca o\`na yonelmemizi, munib olmamizi, mulaki olmamizi emretmistir. Bunlarin hepsi tek bir hedefi bize gosteriyor. Hedefimiz Allah, O\`na donmek, O\`na siginmak. Evvab olmak. Zumer 17\`ye gore de insani seytana kul olmaktan kurtaran ve Allah\`a kul eden seydir bu, munib olmak. Allah\`a yonelmek ise kuru kuruya bir olay degildir. Ruhumuz ile Allah\`a tesliim olmak demektir. Bu ise sadece bir dilek ile mumkundur. Sura 13:..Allah, diledigini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine hidayet eder (ulastirir). ve Rad 27:..“Muhakkak ki Allah, diledigi kimseyi dalâlette birakir ve O’na yönelen kimseyi Kendine ulastirir (hidayete erdirir).” .. (Insanlar zaten dalalette dogarlar. Peygamber Efendimize dahi Allah-u teala diyor ki:\”Biz seni da;alette bulup da hidayete edirmedik mi\”. Herkes dalalette dogar ve Allah insani Allah\`a yonelmedigi muddetce o dalalette birakir. Kisi Alla\`ha yonelirse Allah onu kendisine hidayet eder. Dalalet Allah\`tan uzak kalmaktir. hidayet ise Allah\`a ulasmaktir. Kur\`an\`a gore hayatimizin merkezinde Allah vardir ve hersey O\`na olan yakinligimiza gore degerlenir. Allah ise kendisine yonelenleri mutlaka kendisine hidayet eder. Bu bizi kur\`an\`in kacinilmaz bir gercegi ile basbasa birakiyor: Allah\`a mulaki olmak, vasil olmak, Allah\`in bize gosterdigi en onemli hedeftir. Hidayettir. 
Buna karsin Allah\`a mulaki olmayi yalanlayanlayanlarin durumu da bir cok ayette belirtilmistir. Onlar icin \” vuslati kesenler\”, \”kafirler\”, \”amelleri hasara ugrayanlar\” gibi bircok negatif tanim vardir..
Bu konular hakkinda sizin gorusleriniz nelerdir acaba.
Allah sizden razi olsun..

Nevzat

 
Sayın Nevzat Güler Beyefendi! Selâmün aleyküm!

 
Mailinizin birinci paragrafındaki tespitlerinize ve görüşlerinize aynen katılıyor ve bu anlayış çerçevesinde başarılarınızın devamını diliyorum, Allah razı olsun.

 
Allah’ı zikir konusu:

 
Şükürler olsun ki, Rabbimizin ısrar ile üzerinde durduğu “zikir” konusunun öneminin idraki içindeyiz ve hayatımızın her anında “zikrullah”ı Allah’ın bize öğrettiği şekilde; atalarımızı zikrettiğimiz gibi hatta daha da şiddetle zikrediyoruz (Bakara; 198-200).

 
Allah’a mülâki olma konusu:

 
Mailinizde “hüda, hidayet” sözcüklerinin anlamını “Allah’a mülâki olmak, hedefe ulaşmak” olarak yazmışsınız. Bu anlamları kendiniz mi araştırdınız yoksa bir başkasından mı aldınız bilemiyorum ama bu anlamlar doğru değildir.

“Hidayet, hüda” sözcükleri bir çok kimse tarafından da “doğru yola iletmek, kavuşturmak” anlamında yazılıp çizilmektedir ki, bu da yanlıştır.

Dilin bozulması, kitabın bozulmasına dolayısıyla da dinin bozulmasına neden olacağından, dayanağı olmayan bu gibi yanlışlar, dine zarar verir konumdadır. Nitekim Kur’an’da, İsrailoğullarının “kelimelerle oynayarak” Tevrat’ı nasıl tahrif ettikleri üzerinde önemle durulmuş ve bu konu bizlere de ibret için açıklanmıştır. Üzülerek söylemeliyim ki, sizin verdiğiniz mealler de, sözcüklerin yanlış manalandırılması sebebiyle maalesef  bunları andırmaktadır.

“Hüda” sözcüğü; “yol göstermek, kılavuzlamak” demektir. Bu iş de “gösterme, öğretme ve açıklama” yollarıyla yapılır. Sözcükte “ulaştırma” anlamı yoktur. Rabbimizin bir adı da “Hâdî’dir (kılavuzluk edendir). Rabbimiz Rahmeti gereği “hidayeti (yol göstermeyi, kılavuzluk etmeyi)” üzerine almış ve bu işi (hidayeti) kullarına elçiler göndererek, kitaplar indirerek yapmıştır. Yol Rabbimiz tarafından gösterilmiştir ama Rabbimizin gösterdiği yoldan gidip-gitmemek, doğru yola ermek-ermemek kulların iradesine ve çabasına bırakılmıştır. Bu sebeple “hüda, hidayet” sözcüklerinde “kavuşma, ulaşma” anlamı yoktur. Hele hele bu sözcükler “Allah’a mülâki olmak” anlamında hiç değildir. Bu durumu, kaynak kitaplarda; Lisan-ül Arab’ta, Tac-ül Arus’ta görebileceğiniz gibi, sıradan bir lügatte bile görebilirsiniz.

Eğer söylediklerimizi araştırma imkânına sahip değilseniz, bu sözcüğün ilk vaz’ında “devenin boynunun gövdesine öncülük etmesi” için konduğundan başlayıp, bugüne kadar -hakikat ve mecaz- hangi anlamlarda (doğru-eğri) kullanıldığını ve tüm türevlerini Allah’ın izniyle size sunabiliriz.

Bize yazdığınız ayet mealleri şöyle olmalıydı:

 
Bakara; 120: …. De ki: Hiç şüphesiz kılavuzluk, Allah’ın kılavuzluğunun ta kendisidir. …

 
Âl-i Imran; 73: …. De ki: Kesinlikle  kılavuzluk, Allah’ın kılavuzluğudur…..

 
Ra’d; 21: Onlar Allah’ın birleştirilmesini emrettiği şeyi birleştirirler. Rablerine haşyet duyarlar ve hesabın kötüsünden korkarlar.

(Bu ayette konu edilen, halk arasında “sıla-i rahim (yakınların kavuşması)” denilen, akrabaların akrabalık bağlarını sürdürmeleridir.)

 
Sayın Nevzat bey! Hiç kimse dalâlette doğmaz. Bu, Hıristiyanların inancıdır.

Allah hep bizimledir. Bize bizden daha yakındır (Kaf; 16,   Hadid; 4). “O’na dönmek, münib olmak” demek; “O’nun gösterdiği yoldan gitmek, O’nun öğrettiği ve istediği gibi yaşamak, itaatkâr kul olmak, hanif Müslüman olmak,” demektir.

 
Ruh konusu:

 
Kur’an’da konu edilen “ruh”, vahydir. Bizim insan ruhu dediğimiz şeyle ilgisi yoktur. “Ruh, Allah’ın emrindendir (işindendir)” cümlesi de; “vahy etme işi Allah’ın işidir” anlamına gelmektedir. Bize ulaştığınız sitedeki Kadir suresi bölümünde bu konuyu detaylı olarak işledik, oradan bakabilirsiniz.

 
Değerli kardeşim! Bize yazdığınız bölümle ilgili kanaatlerimiz bunlardır. Allah sizden de razı olsun!