Bu ayet gurubunda, insanın kıyamet sonrasında, dünyada yaptıklarının, yapması gerekirken yapmadıklarının ve sonradan kendi adına yapılanların hepsini öğrendiği bildirilmektedir.
Pasajda evrenin kıyameti ile ilgili dört oluşum ortaya konmuştur: Bunlardan ikisi gökyüzüne, ikisi de yeryüzüne aittir.
Bütün evrenin değiştirileceği ve insanın mükellefiyetinin sona ereceği bu aşamalardan sonra artık iman etmek hiç bir işe yaramayacaktır:
158Meleklerin gelmesinden yahut Rabbinin gelmesinden, ya da Rabbinin bazı alâmetlerinin/göstergelerinin gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar? Rabbinin alâmetlerinden/göstergelerinden bazısı geldiği gün, daha önce iman etmemiş yahut imanında bir hayır kazanmamış kimseye, artık inanması bir yarar sağlamaz. De ki: "Bekleyiniz; şüphesiz biz de bekleyicileriz." [En'am/158]
Bu konuya ait detay daha evvel "İman-ı Yeis" başlığı altında sunulmuştu.
Kıyamet sahneleri açıklanırken daha evvel Tekvir suresinde "denizler kaynatıldığı zaman" ifadesi geçmişti. Burada ise denizlerin kıyamet günündeki durumu "denizler yarılıp akıtıldığı zaman" diye açıklanmaktadır. İki açıklamayı beraber değerlendirirsek, kıyamet anında oluşan depremler nedeniyle yerkabuğu altındaki magmanın denizleri kaynatacağı, denizlerin yarılıp yataklarından taşarak karaları kaplayacağı ve hayat diye bir şey bırakmayacağı anlaşılmaktadır.
Bu ayetlerde ifade edilen olaylar şu ayetlerde de bulunmaktadır:
25Ve o gün gökyüzü bulutlar ile yarılır ve melekler [ışın, radyasyon ve meteorlar] ardı arkasına indirilir.
26İşte o gün gerçek hükümranlık, Rahmân'a [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah'a] özgüdür. Kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimseler için ise o, pek çetin bir gün olmuştur.
27-29Ve o gün, şirk koşmak sûretiyle yanlış; kendi zararına iş yapan o kimse ellerini ısırarak; "Eyvah, keşke elçi ile beraber bir yol tutsaydım! Eyvah, keşke falancayı iz bırakan bir önder edinmeseydim. Hiç şüphesiz bana geldikten sonra, beni Öğüt'ten/Kitap'tan o saptırdı. Ve şeytan, insan için bir rezil edenmiş!" der. [Furkan/25- 29]
13-17Sûr'a bir tek üfleme üflendiği, yeryüzü ve dağlar yerlerinden kaldırılıp bir çarpışla birbirine çarpılarak darmadağın olduğu zaman, işte o gün, "o olay" olmuştur. Ve gök yarılmıştır, artık o, o gün dayanaksızdır. Tüm güçler, semanın çevresindedirler. O gün Rabbinin büyük tahtını; varlığını birliğini, yüceliğini, en yüksek makamın sahibi olduğunu, yok edilen eski varlıkların yerine yaratılan, daha iyi, daha mükemmel yeni varlıklar yansıtırlar. [Hakka/16]
Ve Rahman/37, Nebe/19, Müzzemmil/18, Tekvir/6.
Ayetlerdeki kıyamet sahnelerini anlatan fiiller "mutavaat" kalıbıyla verilmiştir. Buradan anlaşılan o ki, bu olaylar kendi kendine olmamakta, Allah’ın plan ve programı çerçevesinde gerçekleşmektedir. Evren tamamen Yüce Allah’ın yaptığı bu programa uymaktadır.
İnsanoğlu kıyamet günü diriltildiğinde dünyada iken yaptıklarını ve yapması gerekirken yapmadıklarını öğrendiği gibi, ölürken de bunlar ile haberdar edilmekteydi. Biz bunu En’am suresin sonunda "Vefat" adıyla özel olarak detaylandırmıştık.
13O gün, o insan, önden yolladığı şeyler ve geriye bıraktığı şeyler ile haberdar edilir.
14,15Aslında insan, tüm mazeretlerini koysa da bile/tüm perdelerini koysa da bile kendi aleyhine iyi bir gözetmendir: "16Onu çabuklaştırman için dilini ona hareket ettirme!17Kuşkusuz yaptıklarının-yapmadıklarının birleştirilmesi ve toplanması yalnızca Bizim üzerimizedir.18O hâlde Biz yaptıklarını-yapmadıklarını topladığımız zaman sen onun toplanmasını izle!19Sonra, yaptıklarının-yapmadıklarının beyanı; kanıtlarıyla ortaya konması da sadece Bizim üzerimizedir." [Kıyamet/13- 19]
Konumuz olan ayetlerdeki "kabirler altüst edildiği zaman" ifadesi, "kabirler altüst edilip içindekiler canlı olarak çıkarılacağı zaman" demektir. İçlerindeki ölüler diri olarak çıkartılmak suretiyle kabirlerin altı-üstüne getirilir.
9-11Peki, o vurguncu insanlar, kabirlerde olanların diriltilip dışa atıldığı, göğüslerde olanların derlenip toparlandığı zaman, hiç şüphesiz o gün, Rablerinin kendilerine gerçekten haber verici olduğunu bilmezler mi? [Adiyat/9 – 11]
Gökyüzünün yapısı ve düzeni bozulduğunda, yıldızlar da ister istemez yeryüzüne (doğru) düşecektir.
48-51O gün, Allah'ın, her nefsi kazandığı ile karşılıklandırması için, yeryüzü bir başka yeryüzüyle değiştirilecek, gökler de. Ve onlar, Bir ve gücüne karşı durulmaz olan Allah için ortaya çıkacaklardır. O gün, suçluları zincire vurulmuş olarak görürsün. Onların gömlekleri katrandandır, yüzlerini de ateş kaplayacaktır. Şüphesiz Allah, hesabı çok çabuk görendir. [İbrahim/48- 51]
105-107Sana dağlardan soruyorlar, de ki: "Rabbim onları savurdukça savuracaktır. Böylece onları dümdüz boş bir hâlde bırakacak. Orada bir çukur ve bir tümsek görmeyeceksin." [Ta Ha/105, 106]
Zilzal 1-3yeryüzü, kendi sarsıntısıyla sarsıldığı, yeryüzü, ağırlıklarını çıkardığı ve insanın, "Bu yeryüzüne ne oluyor!" dediği zaman ... [Zilzal/1-3]
Pasajda evrenin kıyameti ile ilgili dört oluşum ortaya konmuştur: Bunlardan ikisi gökyüzüne, ikisi de yeryüzüne aittir.
Bütün evrenin değiştirileceği ve insanın mükellefiyetinin sona ereceği bu aşamalardan sonra artık iman etmek hiç bir işe yaramayacaktır:
158Meleklerin gelmesinden yahut Rabbinin gelmesinden, ya da Rabbinin bazı alâmetlerinin/göstergelerinin gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar? Rabbinin alâmetlerinden/göstergelerinden bazısı geldiği gün, daha önce iman etmemiş yahut imanında bir hayır kazanmamış kimseye, artık inanması bir yarar sağlamaz. De ki: "Bekleyiniz; şüphesiz biz de bekleyicileriz." [En'am/158]
Bu konuya ait detay daha evvel "İman-ı Yeis" başlığı altında sunulmuştu.
Kıyamet sahneleri açıklanırken daha evvel Tekvir suresinde "denizler kaynatıldığı zaman" ifadesi geçmişti. Burada ise denizlerin kıyamet günündeki durumu "denizler yarılıp akıtıldığı zaman" diye açıklanmaktadır. İki açıklamayı beraber değerlendirirsek, kıyamet anında oluşan depremler nedeniyle yerkabuğu altındaki magmanın denizleri kaynatacağı, denizlerin yarılıp yataklarından taşarak karaları kaplayacağı ve hayat diye bir şey bırakmayacağı anlaşılmaktadır.
Bu ayetlerde ifade edilen olaylar şu ayetlerde de bulunmaktadır:
25Ve o gün gökyüzü bulutlar ile yarılır ve melekler [ışın, radyasyon ve meteorlar] ardı arkasına indirilir.
26İşte o gün gerçek hükümranlık, Rahmân'a [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah'a] özgüdür. Kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimseler için ise o, pek çetin bir gün olmuştur.
27-29Ve o gün, şirk koşmak sûretiyle yanlış; kendi zararına iş yapan o kimse ellerini ısırarak; "Eyvah, keşke elçi ile beraber bir yol tutsaydım! Eyvah, keşke falancayı iz bırakan bir önder edinmeseydim. Hiç şüphesiz bana geldikten sonra, beni Öğüt'ten/Kitap'tan o saptırdı. Ve şeytan, insan için bir rezil edenmiş!" der. [Furkan/25- 29]
13-17Sûr'a bir tek üfleme üflendiği, yeryüzü ve dağlar yerlerinden kaldırılıp bir çarpışla birbirine çarpılarak darmadağın olduğu zaman, işte o gün, "o olay" olmuştur. Ve gök yarılmıştır, artık o, o gün dayanaksızdır. Tüm güçler, semanın çevresindedirler. O gün Rabbinin büyük tahtını; varlığını birliğini, yüceliğini, en yüksek makamın sahibi olduğunu, yok edilen eski varlıkların yerine yaratılan, daha iyi, daha mükemmel yeni varlıklar yansıtırlar. [Hakka/16]
Ve Rahman/37, Nebe/19, Müzzemmil/18, Tekvir/6.
Ayetlerdeki kıyamet sahnelerini anlatan fiiller "mutavaat" kalıbıyla verilmiştir. Buradan anlaşılan o ki, bu olaylar kendi kendine olmamakta, Allah’ın plan ve programı çerçevesinde gerçekleşmektedir. Evren tamamen Yüce Allah’ın yaptığı bu programa uymaktadır.
İnsanoğlu kıyamet günü diriltildiğinde dünyada iken yaptıklarını ve yapması gerekirken yapmadıklarını öğrendiği gibi, ölürken de bunlar ile haberdar edilmekteydi. Biz bunu En’am suresin sonunda "Vefat" adıyla özel olarak detaylandırmıştık.
13O gün, o insan, önden yolladığı şeyler ve geriye bıraktığı şeyler ile haberdar edilir.
14,15Aslında insan, tüm mazeretlerini koysa da bile/tüm perdelerini koysa da bile kendi aleyhine iyi bir gözetmendir: "16Onu çabuklaştırman için dilini ona hareket ettirme!17Kuşkusuz yaptıklarının-yapmadıklarının birleştirilmesi ve toplanması yalnızca Bizim üzerimizedir.18O hâlde Biz yaptıklarını-yapmadıklarını topladığımız zaman sen onun toplanmasını izle!19Sonra, yaptıklarının-yapmadıklarının beyanı; kanıtlarıyla ortaya konması da sadece Bizim üzerimizedir." [Kıyamet/13- 19]
Konumuz olan ayetlerdeki "kabirler altüst edildiği zaman" ifadesi, "kabirler altüst edilip içindekiler canlı olarak çıkarılacağı zaman" demektir. İçlerindeki ölüler diri olarak çıkartılmak suretiyle kabirlerin altı-üstüne getirilir.
9-11Peki, o vurguncu insanlar, kabirlerde olanların diriltilip dışa atıldığı, göğüslerde olanların derlenip toparlandığı zaman, hiç şüphesiz o gün, Rablerinin kendilerine gerçekten haber verici olduğunu bilmezler mi? [Adiyat/9 – 11]
Gökyüzünün yapısı ve düzeni bozulduğunda, yıldızlar da ister istemez yeryüzüne (doğru) düşecektir.
48-51O gün, Allah'ın, her nefsi kazandığı ile karşılıklandırması için, yeryüzü bir başka yeryüzüyle değiştirilecek, gökler de. Ve onlar, Bir ve gücüne karşı durulmaz olan Allah için ortaya çıkacaklardır. O gün, suçluları zincire vurulmuş olarak görürsün. Onların gömlekleri katrandandır, yüzlerini de ateş kaplayacaktır. Şüphesiz Allah, hesabı çok çabuk görendir. [İbrahim/48- 51]
105-107Sana dağlardan soruyorlar, de ki: "Rabbim onları savurdukça savuracaktır. Böylece onları dümdüz boş bir hâlde bırakacak. Orada bir çukur ve bir tümsek görmeyeceksin." [Ta Ha/105, 106]
Zilzal 1-3yeryüzü, kendi sarsıntısıyla sarsıldığı, yeryüzü, ağırlıklarını çıkardığı ve insanın, "Bu yeryüzüne ne oluyor!" dediği zaman ... [Zilzal/1-3]