Bu ayette, Nuh peygamberin azap gelmeden önce halkı uyarmak üzere kendi kavmine elçi olarak gönderildiği bildirilmektedir. Surede Nuh kıssasının nakledilmesinin başlıca nedeni, Nuh’un kendi kavmi ile olan mücadelesinin Resulullah’ın Mekkeliler ile olan mücadelesine son derece benzer olmasıdır.
Dolayısıyla bu özlü anlatımın amacı Mekke müşriklerini uyarmak ve onları bu kavmin başına gelenlerden ibret almaya yöneltmektir. Arap müşriklerinin kendi putlarına Nuh kavminin putlarının adlarını vermeleri de onların bu kavim hakkında zaten birçok bilgiye sahip olduklarını göstermektedir.
Surenin bu ilk ayetinde Rabbimizin rahmeti ön plana çıkmaktadır. O, sapık kavme, sapıklıktan vazgeçmeleri için elçi göndermiştir:
15Kim, kılavuzlanan doğru yolu bulursa, sırf kendi iyiliği için kılavuzlanan doğru yolu bulmuştur. Kim de saparsa, ancak kendi aleyhine sapmış olur. Ve hiçbir yük taşıyıcı başkasının yükünü çekmez. Ve Biz, bir peygamber göndermedikçe, azap ediciler olmadık.
16Ve Biz, bir ülkeyi değişime/yıkıma uğratmak istediğimiz zaman, onun varlık ve güç sahibi önde gelenlerine, hak yolda olmalarını, hak yolda önderlik yapmalarını emrederiz de onlar, bunun aksine, orada hak yoldan çıkarlar. Artık oranın üzerine Söz hak olur da Biz orayı kökünden darmadağın ederiz. [İsra/15, 16]
44,45Ve sen insanları, azabın geleceği gün ile uyar. Artık şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapan o kimseler, "Ey Rabbimiz! Bizi yakın bir süreye kadar ertele de senin davetine uyalım ve elçilere tâbi olalım." derler. –Daha önce siz, sizin için bitişin/tükenişin/yok oluşun olmadığına dair yemin etmemiş miydiniz? Hem siz, şirk koşarak kendilerine haksızlık edenlerin yurtlarında oturdunuz. Onlara nasıl yaptığımız size apaçık belli olmuştu. Ve size örnekler de vermiştik.– [İbrahim/44]
39Ve sen onları, kendileri bilgisizlik, duyarsızlık içindeyken ve inanmıyorlarken emrin yerine getirileceği o büyük pişmanlık günüyle uyar! [Meryem/39]
18Yaklaşan gün hakkında da onları uyar. O zaman kalpler yutkunarak; dehşetten ürpererek gırtlaklara dayanmıştır. Şirk koşmak suretiyle yanlış; kendi zararlarına iş yapan kimse için ne sıcak bir dost vardır, ne de itaat edilecek bir destekçi, yardımcı, iltimasçı... [Mü’min/18]
70Ve dinlerini oyun ve eğlence edinmiş/oyun ve eğlenceyi kendilerine din edinmiş, dünya hayatı kendilerini aldatmış olan kimseleri bırak ve Kur’ân ile hatırlat/öğüt ver: Bir kişi, kendi elinin üretip kazandığıyla değişim ve yıkıma düşerse, onun için Allah'ın astlarından bir yardım eden, yol, gösteren koruyan bir yakın kimse ve destekçi, kayırıcı söz konusu olmaz. Suçuna karşı her türlü bedeli ödemeyi istese de ondan alınmaz. İşte bunlar, kazandıkları ile değişime/yıkıma uğrayan kimselerdir. İyilikbilmezlik ettiklerinden ötürü onlar için kaynar sudan bir içecek ve can yakıcı bir azap vardır. [En’am/70]
Allah, seçtiği elçilerini ancak tevhit inancını yerleştirmek, yani Allah’tan başka ilah olmadığını insanlara öğretmeleri için gönderir:
25Ve Biz senden önce hiçbir elçi göndermedik ki ona: "Gerçek şu ki, Benden başka ilâh diye bir şey yoktur. Onun için Bana kulluk edin" diye vahyetmiş olmayalım. [Enbiya/25]
36Ve andolsun ki Biz her ümmete, "Allah'a kulluk edin ve tağuttan sakının" diye bir elçi gönderdik. Artık Allah, bu ümmetlerden bir kısmına doğru yolu gösterdi, bir kısmına da sapıklık hak olmuştur. Şimdi yeryüzünde bir gezip dolaşın da bakın yalanlayanların sonu nasıl olmuş? [Nahl/36]
Allah’ın elçi göndermedeki hükmü için ayrıca şu ayetlere de bakılabilir: Bakara/133, Maide/116, 117, A’raf/59, 73, 85, Mü’minun/32.
Rabbimizin elçi göndererek toplumları uyarması kullarına olan rahmetinden dolayıdır.
117Ve senin Rabbin, halkları düzeltici iken, o memleketleri haksız yere değişime/yıkıma uğratacak değildir. [Hud/117]
Konumuz olan ilk ayette "... çok acıklı bir azap gelmezden evvel" ifadesiyle konu edilen azap, 25. ayette bildirilen "boğulma" ve "cehenneme atılma" olarak anlaşılmalıdır.
Nuh kıssasının özeti A’raf suresinde de verilmişti:
59Andolsun ki Biz, Nûh'u toplumuna elçi gönderdik de o, "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin, sizin için O'ndan başka bir ilâh yoktur. Cidden ben, zararınıza olan üstünüze gelecek büyük bir günün azabından korkuyorum" dedi.
60Toplumunun ileri gelenleri, "Biz seni apaçık bir sapıklık içinde görüyoruz" dediler.
61-63Nûh dedi ki: "Ey toplumum! Bende herhangi bir sapıklık yoktur. Velâkin ben âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir elçiyim. Size Rabbimin gönderdiği gerçekleri tebliğ ediyorum, size öğüt veriyorum ve Allah tarafından, sizin bilmediğiniz şeyleri biliyorum. Allah'ın koruması altına girmeniz ve rahmete ulaşabilmeniz için, içinizden sizi uyaracak bir kişiye, bir öğüt/kitap gelmesine şaştınız mı?"
64Bunun üzerine o'nu yalanladılar, Biz de Nûh'u ve o'nunla beraber gemide bulunanları kurtardık, âyetlerimizi yalanlayanları da boğduk! Gerçekten onlar, kör bir topluluk idiler. [A’raf/59- 64]
Nuh’un (as) kimliği; soyu sopu ile ilgili Kur’an’da bilgi verilmemiştir. Kitab-ı Mukaddes’te [Tekvin; 5-10. Bölümler] Nuh’tan genişçe bahsedilir. Bunların birçoğunu daha evvelki surelerin tahlilinde nakletmiştik.
Dolayısıyla bu özlü anlatımın amacı Mekke müşriklerini uyarmak ve onları bu kavmin başına gelenlerden ibret almaya yöneltmektir. Arap müşriklerinin kendi putlarına Nuh kavminin putlarının adlarını vermeleri de onların bu kavim hakkında zaten birçok bilgiye sahip olduklarını göstermektedir.
Surenin bu ilk ayetinde Rabbimizin rahmeti ön plana çıkmaktadır. O, sapık kavme, sapıklıktan vazgeçmeleri için elçi göndermiştir:
15Kim, kılavuzlanan doğru yolu bulursa, sırf kendi iyiliği için kılavuzlanan doğru yolu bulmuştur. Kim de saparsa, ancak kendi aleyhine sapmış olur. Ve hiçbir yük taşıyıcı başkasının yükünü çekmez. Ve Biz, bir peygamber göndermedikçe, azap ediciler olmadık.
16Ve Biz, bir ülkeyi değişime/yıkıma uğratmak istediğimiz zaman, onun varlık ve güç sahibi önde gelenlerine, hak yolda olmalarını, hak yolda önderlik yapmalarını emrederiz de onlar, bunun aksine, orada hak yoldan çıkarlar. Artık oranın üzerine Söz hak olur da Biz orayı kökünden darmadağın ederiz. [İsra/15, 16]
44,45Ve sen insanları, azabın geleceği gün ile uyar. Artık şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapan o kimseler, "Ey Rabbimiz! Bizi yakın bir süreye kadar ertele de senin davetine uyalım ve elçilere tâbi olalım." derler. –Daha önce siz, sizin için bitişin/tükenişin/yok oluşun olmadığına dair yemin etmemiş miydiniz? Hem siz, şirk koşarak kendilerine haksızlık edenlerin yurtlarında oturdunuz. Onlara nasıl yaptığımız size apaçık belli olmuştu. Ve size örnekler de vermiştik.– [İbrahim/44]
39Ve sen onları, kendileri bilgisizlik, duyarsızlık içindeyken ve inanmıyorlarken emrin yerine getirileceği o büyük pişmanlık günüyle uyar! [Meryem/39]
18Yaklaşan gün hakkında da onları uyar. O zaman kalpler yutkunarak; dehşetten ürpererek gırtlaklara dayanmıştır. Şirk koşmak suretiyle yanlış; kendi zararlarına iş yapan kimse için ne sıcak bir dost vardır, ne de itaat edilecek bir destekçi, yardımcı, iltimasçı... [Mü’min/18]
70Ve dinlerini oyun ve eğlence edinmiş/oyun ve eğlenceyi kendilerine din edinmiş, dünya hayatı kendilerini aldatmış olan kimseleri bırak ve Kur’ân ile hatırlat/öğüt ver: Bir kişi, kendi elinin üretip kazandığıyla değişim ve yıkıma düşerse, onun için Allah'ın astlarından bir yardım eden, yol, gösteren koruyan bir yakın kimse ve destekçi, kayırıcı söz konusu olmaz. Suçuna karşı her türlü bedeli ödemeyi istese de ondan alınmaz. İşte bunlar, kazandıkları ile değişime/yıkıma uğrayan kimselerdir. İyilikbilmezlik ettiklerinden ötürü onlar için kaynar sudan bir içecek ve can yakıcı bir azap vardır. [En’am/70]
Allah, seçtiği elçilerini ancak tevhit inancını yerleştirmek, yani Allah’tan başka ilah olmadığını insanlara öğretmeleri için gönderir:
25Ve Biz senden önce hiçbir elçi göndermedik ki ona: "Gerçek şu ki, Benden başka ilâh diye bir şey yoktur. Onun için Bana kulluk edin" diye vahyetmiş olmayalım. [Enbiya/25]
36Ve andolsun ki Biz her ümmete, "Allah'a kulluk edin ve tağuttan sakının" diye bir elçi gönderdik. Artık Allah, bu ümmetlerden bir kısmına doğru yolu gösterdi, bir kısmına da sapıklık hak olmuştur. Şimdi yeryüzünde bir gezip dolaşın da bakın yalanlayanların sonu nasıl olmuş? [Nahl/36]
Allah’ın elçi göndermedeki hükmü için ayrıca şu ayetlere de bakılabilir: Bakara/133, Maide/116, 117, A’raf/59, 73, 85, Mü’minun/32.
Rabbimizin elçi göndererek toplumları uyarması kullarına olan rahmetinden dolayıdır.
117Ve senin Rabbin, halkları düzeltici iken, o memleketleri haksız yere değişime/yıkıma uğratacak değildir. [Hud/117]
Konumuz olan ilk ayette "... çok acıklı bir azap gelmezden evvel" ifadesiyle konu edilen azap, 25. ayette bildirilen "boğulma" ve "cehenneme atılma" olarak anlaşılmalıdır.
Nuh kıssasının özeti A’raf suresinde de verilmişti:
59Andolsun ki Biz, Nûh'u toplumuna elçi gönderdik de o, "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin, sizin için O'ndan başka bir ilâh yoktur. Cidden ben, zararınıza olan üstünüze gelecek büyük bir günün azabından korkuyorum" dedi.
60Toplumunun ileri gelenleri, "Biz seni apaçık bir sapıklık içinde görüyoruz" dediler.
61-63Nûh dedi ki: "Ey toplumum! Bende herhangi bir sapıklık yoktur. Velâkin ben âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir elçiyim. Size Rabbimin gönderdiği gerçekleri tebliğ ediyorum, size öğüt veriyorum ve Allah tarafından, sizin bilmediğiniz şeyleri biliyorum. Allah'ın koruması altına girmeniz ve rahmete ulaşabilmeniz için, içinizden sizi uyaracak bir kişiye, bir öğüt/kitap gelmesine şaştınız mı?"
64Bunun üzerine o'nu yalanladılar, Biz de Nûh'u ve o'nunla beraber gemide bulunanları kurtardık, âyetlerimizi yalanlayanları da boğduk! Gerçekten onlar, kör bir topluluk idiler. [A’raf/59- 64]
Nuh’un (as) kimliği; soyu sopu ile ilgili Kur’an’da bilgi verilmemiştir. Kitab-ı Mukaddes’te [Tekvin; 5-10. Bölümler] Nuh’tan genişçe bahsedilir. Bunların birçoğunu daha evvelki surelerin tahlilinde nakletmiştik.