Henüz rakamların kullanılmadığı ve sayıların harflerle ifade edildiği Kur’an’ın iniş döneminde, bu harflerin EBCD tablosundaki değerleri sırasıyla 9, 60 ve 40 sayılarıdır. Daha evvel birçok kez açıkladığımız gibi, "kesik harfler [bağımsız harfler]" de denilen ve bizim "bir uyarı ünlemi" ya da yapı itibariyle -anlam itibariyle değil- "Kur’an’ın korunmasına yönelik veya bir mucize izharına ait çok önemli bir öge" olduğunu düşündüğümüz bu harflerin bir anlamı yoktur. Bugüne kadar üzerinde ciddî bir çalışma yapılmamış olan ve böyle bir çalışmayı yapacak bilgi ve dirayet sahibi Kur’an erlerini bekleyen bu konu, maalesef burada da istismar edilmiş ve bu ayetle ilgili olarak gerçeklerden uzak birtakım asılsız yakıştırmalar yapılmıştır:
İbn Abbas dedi ki: "Tâ, Sîn, Mîm" bir kasemdir ve bu, yüce Allah'ın isimlerinden bir isimdir. Hakkında yemin olunan ise: "Eğer istesek gökten üzerlerine bir mucize indiririz" buyruğudur.
Katâde dedi ki: Bu Kur'ân'ın isimlerinden bir isim olup yüce Allah buna yemin etmiştir. Mücahid ise: Bu sûrenin ismidir. Sûrenin başlangıcını güzelleştirmektedir.
er-Rabî' dedi ki: Bu bir kavmin süresinin hesabını ifade eder. Bir diğer açıklamaya göre bu bir kavmin başına gelecek musibeti anlatmaktadır.
el-Kurazî dedi ki: Yüce Allah, tavline [kudretine], senasına [yücelik ve üstünlüğüne] ve mülküne yemin etmektedir.
Abdullah b. Muhammed b. Akîl dedi ki: "Tâ", Tur-u Sina, "Sin", İskenderiye, "Mîm" de Mekke demektir.
Cafer b. Muhammed b. Ali de dedi ki: "Tâ" Tûğba ağacı, "Sîn" Sidre-i Münteha, "Mîm" de Muhammed (sav)'dır. Bir diğer açıklamaya göre; "Tâ" Tahir'den, "Sîn" Kuddüs'den (es-Semi'den ve es-Selam'dan da denilmiştir) "Mîm" de el-Mecid'den (rumuzdur). er-Rahim'den ve el-Melik'den olduğu da söylenmiştir. Bu anlamdaki açıklamalar daha önceden el-Bakara Sûresi'nin baş taraflarında (2/1-2. âyetlerin tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır. [Kurtubi; el-Camiu li Ahkami’l Kur’an]
"Tâ", ariflerin kalbinin "tarb"ına [coşkusuna]; "Sin", aşıkların sürûruna; "Mim" de müridlerin münacaatına bir işarettir. [Razi; el-Mefatihu’l- Gayb]
Nakledilen bu açıklamalar gerçeği ifade etmeyip sadece birer yakıştırmadan ibarettir.
İbn Abbas dedi ki: "Tâ, Sîn, Mîm" bir kasemdir ve bu, yüce Allah'ın isimlerinden bir isimdir. Hakkında yemin olunan ise: "Eğer istesek gökten üzerlerine bir mucize indiririz" buyruğudur.
Katâde dedi ki: Bu Kur'ân'ın isimlerinden bir isim olup yüce Allah buna yemin etmiştir. Mücahid ise: Bu sûrenin ismidir. Sûrenin başlangıcını güzelleştirmektedir.
er-Rabî' dedi ki: Bu bir kavmin süresinin hesabını ifade eder. Bir diğer açıklamaya göre bu bir kavmin başına gelecek musibeti anlatmaktadır.
el-Kurazî dedi ki: Yüce Allah, tavline [kudretine], senasına [yücelik ve üstünlüğüne] ve mülküne yemin etmektedir.
Abdullah b. Muhammed b. Akîl dedi ki: "Tâ", Tur-u Sina, "Sin", İskenderiye, "Mîm" de Mekke demektir.
Cafer b. Muhammed b. Ali de dedi ki: "Tâ" Tûğba ağacı, "Sîn" Sidre-i Münteha, "Mîm" de Muhammed (sav)'dır. Bir diğer açıklamaya göre; "Tâ" Tahir'den, "Sîn" Kuddüs'den (es-Semi'den ve es-Selam'dan da denilmiştir) "Mîm" de el-Mecid'den (rumuzdur). er-Rahim'den ve el-Melik'den olduğu da söylenmiştir. Bu anlamdaki açıklamalar daha önceden el-Bakara Sûresi'nin baş taraflarında (2/1-2. âyetlerin tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır. [Kurtubi; el-Camiu li Ahkami’l Kur’an]
"Tâ", ariflerin kalbinin "tarb"ına [coşkusuna]; "Sin", aşıkların sürûruna; "Mim" de müridlerin münacaatına bir işarettir. [Razi; el-Mefatihu’l- Gayb]
Nakledilen bu açıklamalar gerçeği ifade etmeyip sadece birer yakıştırmadan ibarettir.