"Selâmlama" karşılığı verdiğimiz التحية[tahıyye] sözcüğünün esas anlamı, "yaşam dilenmesi" olup sözcüğün aslı, Arapların birbirleriyle karşılaştıklarında, حيك الله [hayyekellâh/Allah seni yaşatsın] demeleridir. Bu bizdeki, "Allah sana uzun ömür versin" sözüne benzer ki bu, insanların karşılaştıklarında birbirlerine iyi dilekte bulunmalarının genel anlamı hâline gelmiştir. Bunun, herhangi bir sözcük ve cümleye indirgenmesi doğru olmaz. O nedenle, isteyen "selâmun aleykum" der, isteyen, "günaydın" der, isteyen "kolay gelsin" der, isteyen "merhaba" der. Önemli olan insanların birbirine iyi niyetle yaklaşmaları ve kaynaşmalarıdır. Bununla birlikte, gönül ister ki selâmlaşma; en iyi, en güzel, en anlamlı ve en kapsamlı sözcüklerle yapılsın. Kur'ân'daki kıssalarda ve cennetteki karşılamalarda selâmlama-selâmlaşma, "selâm" sözcüğü ile yapılmaktadır:
43,44O, sizleri karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size destek verendir. O'nun doğadaki güçleri/ indirdiği haberci âyetleri destek verirler. Ve O, mü'minlere çok merhametlidir. O'na kavuşacakları gün onların selâmlaşmaları, "Selâm"dır. Allah, da onlar için saygın bir ödül hazırlamıştır.
(Ahzâb/43-44)
69Ve andolsun ki İbrâhîm'e de elçilerimiz müjde ile geldiler, "Selâm!" dediler. O, "Selâm!" dedi, sonra da altın vermeye gecikmedi.
(Hûd/69)
23O, Kendisinden başka ilâh diye bir şey olmayan Allah'tır. O, bütün kâinatın hükümdârı, tertemiz, her türlü kötülük ve eksiklikten uzak, her türlü kusurdan uzak; sapasağlam, güven veren, gözetici, koruyucu, doğrulayıcı ve güvenilir, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olan, dilediğini zorla yaptıran, ulaşılmaz, azametli, ihtiyaçları gideren, işleri düzelten, derman veren, büyüklük ve ululukta tek olan; her şeyde ve her hâdisede büyüklüğünü gösterendir. Allah, onların ortak koştukları şeylerden arınıktır.
(Haşr/23)
Ve Nahl/30-32, Vâkıa/90-91, Zümer/73, Ra'd/19-24, Yâ-Sîn/58, En'âm/54, Nûr/27.
Ayrıca selâm [sağlamlık, esenlik, mutluluk, güvenlik] sözcüğünün anlamı, bu amaçla kullanılacak diğer sözcüklerden daha kapsamlıdır. Zira selâm, –Âl-i İmrân/19'un tahlilinde açıkladığımız gibi– "beraet" [uzak tutma]; yani, "korkudan, kuşkudan, beladan, huzursuzluktan, mutsuzluktan, kavgadan savaştan, ağrıdan, sızıdan, maddî ve manevî sıkıntılardan, zayıflıktan çürüklükten… tüm olumsuzluklardan uzak olma" demektir. Birisine "korkudan, kuşkudan, dertten, tasadan, hastalıktan, zayıflıktan… kısacası tüm olumsuzluklardan uzak olasın!" demek, "Uzun ömürlü ol" demekten, "günaydın, bonjur" vs. demeden daha makul ve makbuldür.
Âyette, Siz bir selâm ile selâmlandığınız zaman da, hemen ondan daha güzeliyle selâm verin veya onu [verilen selâmı] iade edin buyurulmuştur, ki biz bunu,سلام عليكم [selâmun aleykum/size selâm olsun] diyene karşı,وعليكم السلام و رحمة الله و بركاته [ve aleykumu's-selâm ve rahmetullâhi ve berekâtuhu/size de selâm, Allah'ın rahmeti ve bollukları olsun] diyerek karşılık vererek uyguluyoruz.