Ey toplumu aydınlatma ve uyarma gayreti içinde olanlar!
İlk önce, konumu ne olursa olsun bu işe gönül verenleri ele alın, şımarıklarla vakit öldürmeyin.
(24/80, Abese/1-10)
-43-
Kur’an hakkında şüphe taşıyanlar bilsinlerki, kesinlikle kendilerinin düşündüğü gibi değil! Kur’ân, değerli sayfalar içinde, yüceltilmiş, tertemiz temizlenmiş, saygın, iyi yazıcıların ellerinde bir düşündürücüdür. Dileyen onu düşünüp öğüt alır.
(24/80, Abese/11-16)
-44-
Düşüncesiz insandaki çelişkiye, duyarsızlığa dikkat!
Onulmaz bir duruma düştü o insan! Ne tuhafça Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini örten biri oldu o insan!
Allah, hangi şeyden yarattı kendisini? Bir spermden! Allah, yarattı da ölçümlendirip-biçimlendirdi, sonra, yaşarken elçi göndererek, kitap indirerek hak yolu kendisine kolaylaştırdı, sonra onu öldürdü, kabre koydurdu, sonra dilediği zaman diriltip ortaya çıkardı.
Kesinlikle kendisinin düşündüğü gibi değil! O insan, Allah’ın kendisine emrettiğini şimdiye kadar hiç yerine getirmedi.
Hadi, bakıversin insan kendi yiyeceğine!
Biz suyu döktükçe döktük. Sonra toprağı yardıkça yardık.
Böylece yeryüzünde, size ve hayvanlarınıza geçimlik olarak daneler/hububat, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalar, gür çimenli, sık ağaçlı bahçeler, meyve ve otlak bitirdik.
Bu duyarsız kimseler bilmelidirler ki, şiddetle çarpanın çıkardığı korkunç ses geldiği zaman; öyle bir gün ki o, kişi, kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden, oğullarından kaçar.
O gün onlardan her kişi için, kendisini boş bırakmayacak bir uğraş vardır.
Yüzler vardır o gün, pırıl pırıl; gülen, müjdeleyen.
Ve yüzler vardır o gün, üzerlerinde toz-toprak; tozu-toprağı da bir is bürümüştür. İşte bunlar, evet bunlardır Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini örtenler, din-iman tanımayıp kötülüğe batanlar.
Öyleyse akıllarını başlarını alsınlar da yüzleri pırıl pırıl; mutlu olacak kimselerden olmanın çaresini baksınlar.
(24/80, Abese/17-42)