Değerli Hakkı Yılmaz
İstanbul’dan bir arkadaşım Cemil Polat bey vasıtası ile, web ortamında yüklü olan Tebyînü’l-Kur’ân adlı te’lif eserinize ulaştım ve derhal okumaya başladım. Öyle görünüyor ki, onlarca senedir vizyonumu süsleyen bir eserle buluşma heyecanım, müslüman olarak mütevvefa olma niyazımın gerçekleşmesini umduğum ana kadar kaybolmayacaktır, İnşallah!
Bendeniz 1965 İstanbul doğumlu, İstanbul İmam Hatip Lisesi 1982-83 mezunu, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji bölümünü 2. senesinde terk ettim. Kendimi bildim bileli, bir Kur’ân aşığı olan validemin katıldığı Kur’ân meclislerinde büyümüş, ancak her öğrendiğinde, bilgisinin hamlığı ve eksikliği neticesinde ıstıraplara sürüklenmiş, bu arada ikircikli bir yaklaşımla, ne ile muhatab olduğunun farkında olmayan bir toplumun hezeyanlarının, ilim ve hikmetmiş gibi sunulmasından ötürü, bu ıstırabları buhranlara ulaşan bir Kur’ân sevdalısıyım. Kur’ân’ı her okuduğumda, tefekkür ederek okumak için, lisanının kelime kökenine, oradan bu kelimenin ürediği bilgiye ve bu bilgiden de varlığa ulaşma çabasındayım. Hep inandığım ve savunduğum, bir varlık algısına ulaşabilmek için, o varlığın öncelikle adının anlamı üzerinde çalışmadan, o varlığın bilgi ve yapısına ulaşılamayacağı görüşüdür.
Değerli hocam.
Aslında eserinizle buluştuğumdaki heyecanımı tarif etmem mümkün değil. Ancak eserinizin yukarıdaki paragrafta anlattığım duygu ve düşüncelerime tevafuk ettiğini çoşku ile bir kez daha belirtiyorum. Hamd olsun. “Ve mâ tefvîkî illâ billâh”
Sanki öyle bir durumdayım ki, benzetmek gibi olacak ama, Hz. Peygamber’in huzurunda Kur’ân nazil oluyor da, bendeniz bir arkadaşı olarak bu ilâhî hitaba bizzat şahid oluyorum. Bu durumu bendenize yaşattığınız için çok teşekkür ederim. Sa’yiniz meşkûr, kulluğunuz mebrûr olsun. Duacınızım.
Mehmet Abdullah Songül