insana canlılığı veren, hareket kabiliyetini sağlayan, bedenin muharriki olarak var olan, ruhtan bağımsız nefs+beden olabilir mi? Zira canlılığı sağlayanın ruh olması demek, hayvanlarda da ruh olmasını gerektirmez mi? oysa Kuranda (hayvanların dışında) yalnızca ademe/insana(Allahın) kendinden bir ruh üflendiği yer almaktadır..bakara suresi konuyla ilgili ilk sure olduğundan ve nüzula göre değil, başka sıralama şekliyletertip edildiğinden, bizler üflenen ruhun can verdiği anlamı üzerinde durmaktayız..oysa iniş sırasına göre bakılırsa -ruhun diğer anlamlarını da göz önüne alırsak- canlılığı verenin nefs olduğu kanaatine varmaz mıyız?nitekim bu canlılığı sürdürmek için hayvan ve bitkiler de dahil nefsi ihtiyaçlarını karşılamakla canlı kalmaktadırlar.. (bu ihtiyaçların heva ve hevese dönüştürülmesi, asgari ihtiyacın gayrımeşru yöntemlerle zevke dönüştürülmesi yoldan sapmaktır) Dolayısıyla ruh yalnızca insana mahsus, eğriyi doğruyu ayırt etme (başka da özelikleri ve melekeleri mevcut) bilinci olarak ve Allahın bir özelliği olarak adem türüne verilmiştir diyebilir miyiz? Zira hayvanın sadece nefsi yanı olmakla beraber, insanın ayırt edici özelliği, nefsini ruhla yönlendirmesi değil midir? Emaneti insanın yüklenmesi bu anlamda alınabilir mi? can nefstir ama ruh melekedir, nefsin bedenden ayrılması ölüm (kullu nefsin zaigatül mevt) ile, ruh ölünün yararlanamayacağı fonksiyon durumuna gelmez mi? ruhun bu anlamda yalnız dünyadaki diriler için geçerli bir Allah özelliği (kendi ruhumdan üfledim) özelliği olması düşünülebilir mi?..bedenden ayrılan nefsin gerçeği görmesi (ölüm) ile, artık ruhun ona yol göstermesi diye bir şey sözkonusu olmayacaktır..Kuranda ruhun ölümle kullanıldığı bir ayet mevcut mudur? ölüm veya öldürmek nefsle anılır..demek ki canlılığı veren nefstir..nitekim cansız beden hissetmez acıyı, zevki ve cismani olanları..o halde yaşayanların hissini sağlayanın nefs olması gerekir..ruh denirse Allahın kendinden üflediği ruha azap etmesi sözkonusu olamayacağından aslolanın nefs olması gerekmez mi? bu nedenle ruh üflenmemiş (sadece rabbani özelliklerden yararlanmayan, onu bir kenara iten) insanların hepsi *sadece* nefsi olan beşer değil midir..yani, maddi yanı olan hayvan gibi, doğada canlı (ama) belirleyiciliği olmayan bir diğer varlık..adem(ler) belli akli ve bedeni olgunluğa ulaştığında (evrim), ruh üflenmiş olabilir mi? ayrıca adem ve iblis birer temsilden ibaret olabilirler mi? İkisi de ölümlü ama türünün soyları kıyamete kadar devam edecek hepimizi temsil etmiş olabilir mi Kuranda..bu durumda cinnler de insanlar da soyları itibarıyla kıyamete kadar kalacak olabilirler mi? iblise süre verilmesi bu anlamda olabilir mi?çamurdan yaratılmak hammaddeye işaret olabilir mi? ille de bir heykel yapıp (bakaranın başta olması nedeniyle ruhun üflenmesinin can verdiği yanlış kanaati nedeniyle) heykelin canlanması değil de tekhücreliden bir yükselişe işaret ediyor olabilir mi ayetler? aynı şekilde sevveytuhu ibaresi şekil vermenin yanısıra “belli aşamaya seviyeye getirmek”olarak algılanabilir ve tercüme edilebilir mi? benzer olarak karışık nutfeyi (insan suresi-2) ve diğer yaratılış öykülerindeki su temelini neden iç yapısıyla tek hücre olarak algılama yöntemini benimsemiyoruz?..1400 yıl önceki ifadelerin bugün de atık su veya meni damlası olarak algılanması yeterli midir? beşerin yaratılışı ile insanınki aynı mıdır? insan için meni sözkonusu olabilir ama beşerin yaratılışındaki karışık nutfe (eşeysiz üreme dönemi göz önüne alınırsa) tek hücreli canlıya işaret ediyor olamaz mı?belli seviyeye geldikten sonra -canlıya, nefsi olan beşere-ruh üflenmiş olamaz mı? insan, bu yüzbinlerce yıllık canlılık dönemini geçirip evrimleştikten sonra iradi olarak artık emaneti yüklenmek tasarrufunda bulunmuş olamaz mı?