"تكاثر Tekasür" sözcüğü "çoğaltma yarışı, çok gösterme çabası" anlamına gelmekle beraber, bu yarışa ve bu çaba içine giren insanların aynı zamanda aç gözlü, gözü doymaz, hırslı, ihtiraslı, lükse ve gösterişe meraklı oldukları anlamlarını da içerir. Başka bir ifade ile "tekasür", insanların "Ben ondan daha zengin olacağım", "Ben ondan daha güçlü olacağım", "Ben ondan daha ileri olacağım", "Bu bana yetmez, dahasını isterim" zihniyetiyle ortaya koydukları davranışların psikolojik formatıdır. Bu olumsuz psikolojik format, övünç ve üstünlük elde etmek gibi nefsani dürtülerden kaynaklanan lüzumsuz, yararsız ve erdemsiz tüm yarış ve rekabetlerin gerçekleşme zeminidir.
Ayette geçen "الهى elhâ" fiili, "eğlendirerek oyalamak suretiyle gaflete düşürmek, asıl yapılması lâzım gelen şeylerden alıkoymak" [Lisanü’l Arab, "lhy" mad.] anlamına gelir. Dikkat edilirse, insanı gaflete düşüren bu oyalama, zevke ve hazza dayalı bir oyalamadır. Bu oyalanma içindeki insan öylesine zevklenir ki, âdeta zevkten dört köşe olur, gaflete düştüğünün farkına varmaz, asıl yapması gereken işlerden uzaklaştığını bile anlayamaz. Hatta bu zevk uğruna diğer insanları bile baskı altına almaya yönelir.
"Elhâ" fiilinin değişik türevleri başta Nur 37, Münafikun 9 ve Hicr 3. ayetleri olmak üzere Kur'an'ın daha birçok ayetinde görülmektedir. (Abese 10, En'âm 32, 70, Ankebut 64, Lokman 6, Muhammed 36, Hadid 20, Cuma 11, A'râf 51, Enbiya 3, 17)
"Tekasür" ve "elhâ" sözcüklerinin yukarıda açıklanan anlamları esas alındığında ayet şu şekilde açıklanabilir: "Çoğaltma yarışı, çok gösterme çabası, gösteriş yapmak size öylesine zevk verdi ki, esas yapmanız gereken iyi şeylerden [Allah'a kulluktan] sizi alıkoydu."
Bu noktada, bir yanlış anlaşılma ihtimalini ortadan kaldırmak için hemen belirtmek gerekir ki, burada çok mal sahibi olmak, çok kazanmak, yüksek makam mevki sahibi olmak, meşru rekabet veya hizmet yarışı kınanmamaktadır. Pek tabiîdir ki, Allah'a kulluk yapmak için çok çalışmak, çok kazanmak, nitelikli insan olup yüksek makam ve mevkilere ulaşmak, o makamlardan insanlara hizmet etmek, bol nimet kazanıp şükretmek, o nimetlerden Allah yolunda harcamak gibi etkinlikler Allah'ın emrettiği ve insanların benimsemesi gereken görevlerdir. Burada kınanan davranış, bu amaçlara ulaşmak için her yolun mubah sayılması ve bu sonuçları elde etmek için dünyanın cehenneme çevrilmesidir.
kabirleri ziyaret
Bu ayette geçen "kabir ziyareti" deyimi, bazıları tarafından sözlük anlamıyla ele alınmış ve ayetle ilgili bir takım iniş sebepleri ortaya atılmıştır. İki ailenin nüfus yarışına girdiği ve dirilerin sayıları ile yetinilmeyip kabirlerdeki ölülerin sayısının da yarışa dahil edildiği yolundaki bu iddialar, Mekke için Sehmoğulları ile Abd-i Menafoğulları'nı, Medine için de Ensar’dan Hâriseoğulları ile Harisoğulları'nı konu etmişlerdir. Medine için olan rivayeti uyduranlar, bu surenin Mekke döneminde, üstelik de bu dönemin başlarında indiğini hiç dikkate almamışlardır.
Ayette geçen "kabirleri ziyaret" deyimi ölüp kabre girmekten kinaye olduğu için bu anlama gelmeyen rivayetleri dikkate almıyoruz.
Ayette konu edilen şey, çoğaltma yarışının bir çeşit hazla, zevkle amaç edinilmesi ve bu amacın gerçekleşmesi yolunda pek çok şeyin mahvedilmesi, ortalığın cehenneme döndürülmesidir, yoksa kişilerin sayısal çokluğu değildir.
Bize göre ayetin anlamı şudur: "Bu tutumunuz [tekasür ile oyalanışınız], kabirleri ziyarete yani ölümünüze kadar sürmektedir."
Ayette geçen "الهى elhâ" fiili, "eğlendirerek oyalamak suretiyle gaflete düşürmek, asıl yapılması lâzım gelen şeylerden alıkoymak" [Lisanü’l Arab, "lhy" mad.] anlamına gelir. Dikkat edilirse, insanı gaflete düşüren bu oyalama, zevke ve hazza dayalı bir oyalamadır. Bu oyalanma içindeki insan öylesine zevklenir ki, âdeta zevkten dört köşe olur, gaflete düştüğünün farkına varmaz, asıl yapması gereken işlerden uzaklaştığını bile anlayamaz. Hatta bu zevk uğruna diğer insanları bile baskı altına almaya yönelir.
"Elhâ" fiilinin değişik türevleri başta Nur 37, Münafikun 9 ve Hicr 3. ayetleri olmak üzere Kur'an'ın daha birçok ayetinde görülmektedir. (Abese 10, En'âm 32, 70, Ankebut 64, Lokman 6, Muhammed 36, Hadid 20, Cuma 11, A'râf 51, Enbiya 3, 17)
"Tekasür" ve "elhâ" sözcüklerinin yukarıda açıklanan anlamları esas alındığında ayet şu şekilde açıklanabilir: "Çoğaltma yarışı, çok gösterme çabası, gösteriş yapmak size öylesine zevk verdi ki, esas yapmanız gereken iyi şeylerden [Allah'a kulluktan] sizi alıkoydu."
Bu noktada, bir yanlış anlaşılma ihtimalini ortadan kaldırmak için hemen belirtmek gerekir ki, burada çok mal sahibi olmak, çok kazanmak, yüksek makam mevki sahibi olmak, meşru rekabet veya hizmet yarışı kınanmamaktadır. Pek tabiîdir ki, Allah'a kulluk yapmak için çok çalışmak, çok kazanmak, nitelikli insan olup yüksek makam ve mevkilere ulaşmak, o makamlardan insanlara hizmet etmek, bol nimet kazanıp şükretmek, o nimetlerden Allah yolunda harcamak gibi etkinlikler Allah'ın emrettiği ve insanların benimsemesi gereken görevlerdir. Burada kınanan davranış, bu amaçlara ulaşmak için her yolun mubah sayılması ve bu sonuçları elde etmek için dünyanın cehenneme çevrilmesidir.
kabirleri ziyaret
Bu ayette geçen "kabir ziyareti" deyimi, bazıları tarafından sözlük anlamıyla ele alınmış ve ayetle ilgili bir takım iniş sebepleri ortaya atılmıştır. İki ailenin nüfus yarışına girdiği ve dirilerin sayıları ile yetinilmeyip kabirlerdeki ölülerin sayısının da yarışa dahil edildiği yolundaki bu iddialar, Mekke için Sehmoğulları ile Abd-i Menafoğulları'nı, Medine için de Ensar’dan Hâriseoğulları ile Harisoğulları'nı konu etmişlerdir. Medine için olan rivayeti uyduranlar, bu surenin Mekke döneminde, üstelik de bu dönemin başlarında indiğini hiç dikkate almamışlardır.
Ayette geçen "kabirleri ziyaret" deyimi ölüp kabre girmekten kinaye olduğu için bu anlama gelmeyen rivayetleri dikkate almıyoruz.
Ayette konu edilen şey, çoğaltma yarışının bir çeşit hazla, zevkle amaç edinilmesi ve bu amacın gerçekleşmesi yolunda pek çok şeyin mahvedilmesi, ortalığın cehenneme döndürülmesidir, yoksa kişilerin sayısal çokluğu değildir.
Bize göre ayetin anlamı şudur: "Bu tutumunuz [tekasür ile oyalanışınız], kabirleri ziyarete yani ölümünüze kadar sürmektedir."