Şüphesiz ki bu Kur’ân, insanları en doğru ve en sağlam şeye; rüşde kılavuzlar ve düzeltmeye yönelik işler yapan mü’minlere kendileri için kesinlikle ve kesinlikle büyük bir ecir olduğunu ve âhirete inanmayan kişiler için Bizim can yakıcı bir azap hazırladığımızı müjdeler.

(50/17, İsra/9-10)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

zekâtını; vergisini verenlere ve ayetlerine inananlara; kendilerine iyiyi emreden ve onları kötülüklerden alıkoyan, temiz ve hoş şeyleri kendilerine serbestleştiren, kirli, pis ve kötü şeyleri de üzerlerine yasaklayan, sırtlarından ağır yükleri, üzerlerindeki bağları ve zincirleri indiren Anakentli/Mekkeli Peygamber, o Elçi’ye elçiye uyan kimselere yazmıştır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Şüphesiz Rablerinin azabından güvende olunmaz.–

İşte bu salâtçılar, cennetlerde ağırlanırlar. İnsanlar İnsanlar bu salatçılardan olabilmek için gayret göstermelidirler.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

“Ey âyetlerimize iman etmiş ve Müslümanlar olmuş olan kullarım! Bugün size korku yoktur ve siz üzülmeyeceksiniz. Siz ve eşleriniz ağırlanmış olanlar olarak girin cennete! –Allah’ın koruması altına girmiş kişilerin çevrelerinde altın tepsiler, kadehler dolaştırılır. Orada nefislerin arzu duyacağı, gözlerin zevkleneceği her şey vardır.– Ve siz orada sürekli kalacaksınız. Ve işte bu, yapa gelmiş olduğunuz şeyler sebebiyle, kendisine son sahip edildiğiniz cennettir. Orada sizin için birçok meyveler vardır. Onlardan yiyeceksiniz.”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ve kendilerine ait birtakım delikanlılar onların etrafında dönerler; sanki onlar sedefleri içine gizlenmiş inci gibidirler.

Birbirlerinin yüzüne dönüp: “Gerçekte biz daha önce ailemiz içinde korkanlardan idik. Allah bizi kayırdı ve bizi içe işleyen azaptan korudu. Şüphesiz biz daha önce, O’na yalvarıyor idik. Şüphesiz O, iyilik yapanın, acıyanın ta kendisidir.” diyeceklerdir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

O’nun ayetleri kendilerine okunduğu zaman, iman açısından güç kazanan ve yalnızca Rablerine sonucu havale eden,

salâtı ikame eden [mali

yönden ve zihinsel açıdan destek olma kurumlarını oluşturan, ayakta tutan]

ve Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği şeylerden Allah yolunda harcayan kimselerdir. İşte bunlar, gerçekten inananların ta kendisidir. Onlara Rableri katında dereceler, bağışlama ve saygın bir rızık vardır.

Allah’ın Bedir savaşındaki savaşçılara yardımları; uyku, rüyada düşmanların az gösterilmesi, yağmur, ayet indirilip motive edilmeleri, düşmanlara eklem ağrıları vermesi, düşmanların kalplerine korku salınması, tarihten iyi öğrenilmelidir. Müslümanlar, Allah için çıktıkları savaşlarda kendilerine de böyle yardımların yapılacağından emin olmalıdırlar.